Ahlakın gücünü yok sayanlara veya yok saydıranlara kimsenin gücü yetmeyebilir ama vakti geldiğinde afetin gücü yeter. Haksız kazanç mutlaka bedel ödetir. Ahlakın suistimali afete çağrıdır ve gelir. Yazların yağmursuz geçmesi ve aşırı sıcaklar, kışın kar yağmaması, meydana gelen deprem, yangın, sel gibi felaketlerin en büyük sebeplerinden biri de haksız kazanç ve işlenen haramlardır. Hem rüşvet, irtikâp, hırsızlık, hırs, tamah ve benzeri kötülükler mutlaka sahibine dünyalık kısmını kendi eliyle tahsil ettirir. Toplum olarak inkâr edilmeyecek ve akla hayale gelmeyecek kadar tarifi zor ahlaksızlıklar yaşıyoruz. Sokaklar et pazarı gibi.. Kızlarımız, kadınlarımız iç çamaşırlarıyla dolaşıyorsa ve buna başta kendi aileleri olmak üzere hiç kimsenin ses çıkarmaması, aslında başımıza gelebilecek en büyük afettir. Özellikle gıda konusunda çarşıda, pazarda arsızlık, hırsızlık, iffetsizlik sel gibi akıyor. Kul hakkını hatırlatırken insanın yüzü kızarıyor. Her yerde kul hakkı, Cehennemi çıldırtacak boyutları aştı. Ne yazık ki, geçmiş olaylardan da ders alınmıyor. Milletin kursağına gidecek gıdaya göz dikenler istisnasız en ağır şekilde bedelini aileleriyle birlikte ödeyeceklerdir. Helal gıdaların içine at eti, eşek eti ve hele domuz eti karıştıranlar dünyanın en vicdansız, en ahlaksız ve en alçak insanıdır. Çocuklarının ve kendilerinin kursağından haram geçirenler kesinlikle iflah olmamıştır. Çünkü haramın binası olmaz. Bir kimse, kendisinin “insan” olduğuna ve bir yaratıcı tarafından yaratıldığına iman edip, iman ettiği için gereğini yerine getiriyorsa, o kişinin adalet divanı vicdanıdır, kalbidir. “Minareyi çalan kılıfını hazırlar” denildiği gibi ne kadar denetim yapılırsa yapılsın, alışkanlığın kudurganlıktan fena olduğu gerçeği karşısında vicdan da kalp de iflas eder. Binaenaleyh Hz. Ömer (ra)’ın da buyurduğu gibi:“İnsanları düzeltmeniz için önce kendinizi düzeltmek gerekir. İnsanların en cahili, kendi ahiretini başkasının dünyası için satandır, yakandır”.
Hayırlı günler diliyorum.
21 EKİM 2024 PAZARTESİ