Hep sessizlik kazanıyor bu hayatta. Yaşayıp giden milyarlarca insandan geriye sadece derin bir sessizlik kalmış. Dünyayı ihtiraslarıyla kasıp kavuran hükümdarların mezarlarında ibretli bir sükûtun lisanından başka bir şey duyulmaz.
Sessizlik varlığın en derinlerindeki çekirdekmiş meğer. Uzayıp giden bir sessizlikten başka her şey hayatın içinde iğreti elbiseler gibi duruyor.
Söz ve konuşmalar bir anlığına görünse bile sessizlikten başka geriye kalan nedir? O çok canlı, hareketli, sesiyle sözüyle hayatı dolduran insanlar nerede? Hele o kadim şehir harabelerinde, taşlara sinmiş ve onca hay huyu silmiş sükûnetin hakimiyeti nasıl da belirgindir.
Her şey sükûnete sarıldıkça daha kalıcı oluyor. Ses kaybolup gidiyor gök kubbede. Yazı sessiz sessiz söylediği için mi nedir, biraz daha kalıcı oluyor sanki. Yaşamın gürültüye, sese, sükûtun âhengini bozan şeylere tahammülü yok gibi. Sessizlik, sesin varlığını her yerden silip süpürüyor. Onu yokluğa gark ediyor. Her şeyden geriye çok derin bir sessizlik kalıyor bu hayatta. İşin güzel yanı insan sessizlik içinde mânen gelişiyor. Hayat çok derin ve kuşatıcı bir sessizlik sayesinde yokluktan varlık sahasına geçiyor.
Biz her ne yaparsak yapalım yaşamdan geriye sadece sessizlik kalıyor. Her yanı kuşatan ve hep var olan sessizlik ile kuruyor varlığın sahibi bu hayatı.
Sessizliğin önüne geçilemez kuvvetini anladığımız vakit hayatın sırlarına dâir bazı şeyler içimizde duyulmaya başlar. Bizde, sessiz kaldığımız vakit doğar en derin düşünceler. En güzel duygular bizi bir sessizlik deminde kuşatır. Zaten çekilip gideceğimiz bir âlemin gücü bu sessizliktedir.
Hayat sessizliğin içindedir. Gürültü ve daima konuşmak, kaostur. Hayatı kaçırmak demektir. İnsan her ne yaparsa yapsın sessizliği özler. Özünde sessizlik ve hatta İlâhî bir şey olandır bu insan. Bize pek öyle gelmese de, insan hep sessizce var olur. Bir insanın hayatını kuran ve yıkan onca şey hep sessizce yaşanır da içimizdeki uğultuyu, sessiz oluşların varlığını kimseler duymaz.
En büyük kararlar sessizce alınır. En büyük hamleyi insan sessizce yapar. En önemlisi de hayatı anlamak hep sessizlikle mümkün olmuştur. Biz ne yaparsak yapalım, nasıl yaşarsak yaşayalım, istersek avazımız çıktığı kadar bağıralım sonuçta bu hayattan geriye sadece sessizlik kalır.