Bir insan, ömrünün tamamını ormanlarda, ağaçların arasında, yapayalnız geçiremez belki ama hayatının en azından bazı dönemlerinde kendini doğanın engin ilhamına bırakmasını da bilmelidir. Çünkü yalnızlık ve tabiat insan maneviyatı için çok elzem şeylerdir.
Bazı şeylerin bizi mecburiyet hissinden kurtarmaya ihtiyacımız var. Kendi rutinimizden çıkıp doğanın, kuşların, ağaçların, ormanların âhengine kendimizi bırakmanın yeri, zamanı ve hatta hayatî kıymeti vardır. Varoluşun eşsiz lezzeti biraz da arayışlarımızdan kendimizi sıyırdığımız o anlarda hissedilir. Doğada sessiz kalmak, hesaba gelmeyecek zamanlar ve devirler içerisinde yaşadığımız şeyleri duymak ve geldiğimiz yeri görmek adına çok değerlidir. İşte ormanda, bir dağ başında, yaylada, sessiz bir tabiat köşesinde yalnız kalınca baktığımız yerler de belki de bizim öz maceramızı okuruz. Belki o bakış derin bir şahitliktir. Kim bilebilir!
Her ne olursa olsun insanı, doğada ve ormanda sessiz, sakin ve derin zamanlar geçirmek için ikna etmeliyiz. Böylece aradığımız huzurun çok da uzak olmadığını derin bir mutlulukla fark edebileceğiz.