Yaşlı bir baba. Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, babasını güzel bir lokantaya götürmüş. Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş. Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş. Lokantadaki insanların aşağılayıcı bakışları, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış. Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş: “Hey evlat, sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!” “Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!“ Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona! Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu. Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını: “Baba! Şunu istiyorum.”, “Baba! Bana şunu al.”, “Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.” “Baba! para ver!”, “Baba! Doğum günümde bana ne aldın?”, “Baba!.Baba!.” Ama bir defa olsun dememişlerdi; “Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır.” Veya; “Baba! Senin benden bir isteğin var mı?!” “Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” sorusuna “Her ikisini.” desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, “Annemi.” diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu. Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu.
Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın. Cennet ayaklarının altında olmasa da...
Çocuklarını milli ve dini reflekslerle yetiştiren babalara selam olsun.
Hayırlı cumalar diliyorum. SOLİNGEN
25 AĞUSTOS 2023 CUMA