Aile elden gidiyor,
İstanbul Sözleşmesi iptal
edilsin derken bile hangi
aile modelini
savunduğumuzu bilemedik..
Zaten dedesiyle,
ninesiyle yaşayamayan
torunları mı koruyacağız?!.
“Ailen uzak olsun”
diyen ve bunu evlenme şartı
haline getiren kadınların
yuvasını mı koruyacağız?!.
Altı yedi yaşlarında tuğla
ocaklarında,
lokantalarda,
lastik fabrikalarında,
çay ocaklarında,
Konfeksiyon mağazalarında
çalışarak “insanlık” öğrenen
ve daha çocukken
sorumluluk alanların olduğu ülkemizde;
hayatında sorumluluk alma
adına bir taşın altına elini
sokmamış yalı kazığı gibi
yaşayan “mantar” türü ıvır
zıvır gençleri mi baş
üstünde tutacağız?!.
Ailesine destek olma adına
simit satmak ve ayakkabı
boyamak gibi basit ve
sıradan işleri bile CV ile
aramaya kalkan (!..) beyni
kiralık gençlere mi teslim
edeceğiz bu milletin
geleceğini?!.
Türkiye’nin üç büyük
takımından biri olan
Fenerbahçede futbol
oynamaya kadar yükselen
Alper Potuk’larla birlikte
yola çıktığı halde sadece
“sorumsuzlukları” yüzünden yarı yoldan dönerek kendini
karısına beslettiren
“kişiliksizler” mi kurtaracak bu ülkeyi?!.
Neyin peşindeyiz biz?!.
****
Zaten modern bir aile
olmuşsun,
karı koca,
iki çocuk,
karşı çıktığın soğuk modern
apartmanların dört duvarı
arasındasın,
bırak aileni,
komşularınla bile
görüşmüyorsun,
senin neyin İslam’a uygun
ki ne kadarını koruyacağız?!
Zalim baba,
masum anne
şuuruyla,
anasına yapılan zulmün
acısını kocasından çıkaran
dindar kadınlar mı ailemizi
ayakta tutacak?
Altına araba,
cebine kredi kartı verince
her şeyi mazur gören bu
kadınların kaç tanesi,
“Ömer görmüyor ama Allah
görüyor” diyor kocasına?!.
Herhangi bir idealden ve
kutsallıktan uzak,
psikolojik savaş alanına
dönmüş,
roller karışmış,
alimlerin yerini
psikologların ve anti
deprasanların aldığı
evlilikleri mi kurtarmak
istiyoruz?!.
****
Mürşidlerin yerine NLP
Treiner’lara (liderlik eğitimi
verenlere) inanan,
dervişleri küçük görüp
yaşam koçlarını tercih eden,
türbe ziyaretlerini bidat
sayıp mucize doktor
reçetelerine bel bağlayan,
hadislerin yerini
istatistiklerin aldığı ev
ortamlarına mı sahip
çıkacağız?!.
“Hayat müşterek”
sözünü her şeyi eşit
yapacağız diye anlayan karı
kocalardan oluşan birlikte
ama yalnız çiftlerin ailelerini
mi korumak istiyoruz?!.
Yan gelip yatan kocasını ve
askerden gelmiş
çocuklarının karınlarını
doyurmak için çalışıp
didinen “özgür!.” kadınları
mı korumak istiyoruz?!.
At gözlüğü takmış,
kendi doğrularından başka
hiçbir gerçeği kabul
etmeyen ve kavrayamayan
kızları mı koruyacağız?!.
Çekiver kuyruğunu gitsin...
****
İtiraf edelim,
ne bir kültür sanat ortamı,
ne bir şehir mimarisi,
ne de aile ve ev modeli
oluşturabildik.
“Turgut Cansever büyük
adamdır yine de
vesselam!...”
diyesim geliyor..