Güzel ahlak dindir,
ya da din güzel ahlaktır..
İslam'ın bütün emir ve yasaklarının hedefi bireyin ahlakını güzelleştirmesidir,
ya da zaten var olan güzelliğini bozmadan korumasıdır..
Rasulullah'ın (sas)
'ben sadece güzel ahlakı tamamlamak için görevlendirildim'
buyurması çok anlamlıdır..
Allah'ın ona,
“sen zaten yüce bir ahlaka sahipsin”
dediğini biliyoruz Kalem suresinin 4. ayetinde..
Yani sen Allah'ın verdiği bu ahlaka,
ta doğuştan sahipsin,
seni Allah zaten bu ahlak ile yaratmıştır demektir..
Ahlakın temelini ise emanet,
yani güven ve dürüstlük oluşturur..
‘Mizanda güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey olmayacaktır'..
Müslümanlar kazandıklarını güzel ahlakla,
güvenilir ve emin olmakla kazandılar,
bu ahlaktan uzaklaştıklarında kaybettiler..
Kaybetmeye de devam ediyorlar..
'Şaka ile dahi olsa yalan söylemeyeceksiniz ki, gerçek mümin olabilesiniz'
hadisi şerifi muhteşem bir ölçüdür..
****
Duygu eğitimi sanıldığı kadar kolay değildir..
Yoksa güzel ahlakın ve güvenilir olmanın güzel olduğunu herkes bilir ve söyler,
ama insanların çoğu bunu başaramaz..
Bunun için bilgi,
azim,
sabır ve de başarabilenlerden
destek almak gerekir,
sürekli eğitim gerekir..
Çünkü şeytan ve nefis sürekli bozmak ve ifsat etmek için vardır..
O halde sürekli düzelten,
ıslah eden güçlere de ihtiyaç bulunur..
Müminler önce birbirlerine güvenmeliler ki,
Allah'ı da el-Mümin olarak bulabilsinler..
****
'Din samimi ve candan olmaktır. Allah'a, O'nun kitabına, resulüne, müminlerin önderlerine ve bütün müminlere karşı samimi ve candan olmaktır'..
Sevgi dahi güvenmenin sonucunda oluşur..
“İman edip güzel amelleri yapanlara Allah bir süre sonra meveddet verecektir”..
Meveddet sevginin ileri derecesi ve candan olanıdır..
'Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız' hadisi şerifi kulağımızda her ay belki de birkaç kez yankılanır da bunun ne demek olduğunu düşünerek kendimizin böyle olup olmadığımızı test etme ihtiyacı duymayız,
diğer benzerleri de öyle..
Bu korkunç bir duyarsızlıktır..
Bu ahlak zaafımız sebebiyle iki
yakamız bir araya gelmiyor..
Birbirimizi sevemiyoruz,
çünkü imanımız samimi ve içten değil ve birbirimize güvenemiyoruz..
Haset,
gıybet,
itibar katilliği,
çekememezlik virüsleri içimizdeki bütün hayırlı dosyaları, programları kemirip yok ediyor da haberimiz bile olmuyor..
Varsa salih amellerimiz de boşa gidiyor..
Mısırlı Müslüman Suriyeliyi, Suriyeli Mısırlıyı çekemiyor..
En küçük bir farklılıktan ötürü kardeşlerimize buğzediyor, aleyhlerinde konuşuyoruz..
Bu durum kesinlikle bir küçüklük, hamlık ve olgunlaşmamışlık belirtisidir..
Daha da korkuncu kendi ailemiz içinde bile böyle davranıyoruz..
Böyle olunca da Allah'ın yardımı ve desteğini alamıyoruz..
O bize yol gösteriyor, kendisinden şunu talep etmemizi istiyor:
“Ey Rabbimiz, bizi de, bizden
önce iman eden kardeşlerimizi de mağfiret et. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin ve nefret bırakma. Rabbimiz sen Raûf'sun/ Şefkat edip koruyansın, Rahîm'sin/çok merhametlisin” (Haşr 10)..
****
Kardeşlerimize karşı duyabileceğimiz kötü duyguların kontrolü ya da izalesi böyle duygular beslediğimiz her kardeşimize içten dua edebilmemizle mümkündür..
Allah'ın ona bahşettiği hayrını çoğaltmasını,
ona da bize de hakikati göstermesini,
sağlık ve afiyet vermesini samimice isteyebilirsek kötü zannedilen duygular iyi meyveler verirler..
Yoksa ona zarar veremeyiz ama kendimiz sürekli kaybederiz.. Amellerimiz eriyip gider de haberimiz bile olmaz..
Hayatta başarının en önemli sebeplerinden birinin duygu eğitimi olduğunu anlamışımdır..
Unutulmasın,
Allah'ın yardımı ancak,
başta dürüstlük ve güven olmak
üzere,
ahlakımızı düzeltmemizle gelecek,
düşmanlarımıza karşı O'nun desteğini ancak bu yolla alabileceğiz..
****
Yüce Rabbimizin göndermiş
olduğu bütün dinlerin temel hedefi insandır..
İnsanın en doğru inanç esaslarını benimsemesi,
salih ve kabul görmüş bir ibadet hayatı sergilemesi,
ahlaken olgunluğa ulaşması istenmiştir..
İslam Dini,
iman ilkelerini insanlara benimsetmek,
ibadet esasların hayatlarına
aktarmanın yanında ahlaki ilkeler getirmek suretiyle bireylerin en huzurlu bir yaşam sürmelerini sağlamaktır..
****
Kur’an-ı Kerimde geçen ve bizlerden istenilen ilkeler vardır:
İyilik,
İyi Davranmak ve Güzel Söz Söylemek,
Doğruluk,
Sabır,
Tevazu,
İffetli Olmak,
İnfak (Maddi Yardım) Etmek ve Yardımlaşmak,
Sözünde Durmak,
Bağışlama (Affedicilik),
Adalet,
Adil Olmak,
Zandan sakınmak,
Gıybet Etmemek ve Kusur Araştırmamak,
İftira,
Yalan Söylemek,
Kibir,
Cimrilik ve İsraf..
Cana Kıymak (Adam Öldürmek),
Gösteriş (Riya),
İçki İçmek ve Kumar Oynamak,
Zina ve Fuhuş,
Bozgunculuk (Fesat) Çıkarmak ve Haset Etmek,
Alay Etmek,
Haksız Kazanç ve Rüşvet..
Dünya huzurunun yanında ahiret
mutluluğu olan cennete girecek olan insan iken,
dünya sıkıntısının yanında ahiret azabı olan cehenneme girecek olan da insandır..
Bu sebeple olgun bir insan olmak,
kamil bir imana sahip olmak ve ahlaki güzellikler ile bezenmek kendi lehimizedir..