Allah’dan korkan başka kimseden korkmaz! Başıma şu mu gelir, bu mu gelir?! Biz İslam’ın ayakta kaldığı, ayağa kalktığı günlerdeyiz. Korkmayın! İslam’ı savunun! Allah’ı savunun! Bu dinin bize ihtiyacı yok, bizim ona ihtiyacımız var. Ama şu eziklikten bi kurtulun Allah aşkına; dünyalık sevdasından kurtulun bi artık! Servetimiz, kazancımız, sahip olduklarımız bizi yerin dibine çekmesin ne olur! Kimsenin malı kendisine kalmıyor! Tuttuğunuz takım kadar değer verin şu İslam’a! Avrupa’da son dönemde Kur’an’a yönelik saldırılar artarak devam ediyor. En uç farklılıkları dahi zenginlik olarak görmek gerektiğini savunan Avrupa, iki milyar Müslümanın kutsalına pervasızca saldırılmasına izin verirken, bu alçaklığı “ifade özgürlüğü” ambalajıyla olağanlaştırmaya çalışıyor. İfade özgürlüğü kahpeliğine sığınarak insanların akılları ve inançlarıyla alay ediliyor. Yasal olarak izinli, polis kalkanı ve koruması altında meydana gelen bu menfur saldırılar haçlı Avrupa’nın sistematik ve bilinçli politikasının ürünü. Hollanda’da, İsveç’te Kur’an yakılması, Norveç’te Kur’an’ın yırtılması ve Almanya’da cami saldırıları, soğuk savaşın bitiminden sonra en yetkili ağızlardan “İslâm’ın yeni düşman” olarak ilanı ile belirlenen hedefe yapılan alçakça saldırılardır. Hatta İsveç polisi, Kur’an’ı korumaya çalışan Müslümanları darp etmiş ve “Yahudi düşmanlığı” gerekçesiyle soruşturma başlatmıştır. İki milyar Müslüman’ın inandığı Kur’an’a saygısızlık yapmak fikir özgürlüğü değil İslam ve Müslüman düşmanlığıdır. Bunlar, İslam düşmanlığından beslenen nefret suçlarıdır.
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde insanların kutsallarına yönelik saldırılar düşünce özgürlüğü olarak nitelendirilemez. Bu saldırıları yapanlar Neyzen Tevfik’in de dediği gibi; içinde yaşadığı milletlerin “iti, biti ve piçi..” dir ancak!
Hayırlı günler diliyorum