Her şey Erbakan’ın Çiller’in elini sıkıp koalisyon kurmasıyla değişmişti Türkiye’de..
O gün biz,
“bir Müslüman erkek, namahrem bir kadının elini sıkabiliyor”
dedik..
Üstelik İslam dünyasının halifesi bunu yapıyorsa biz de yapabilirdik..
“Bunlar gelirse şeriatı getirecekler, bizi Kızılay meydanında asacaklar”
diye ödleri kopan solcuların ve Kemalistlerin korkusu ne kadar cahilce ise,
bizim şeriat talebimiz de o
kadar cahilceydi.
****
İkindinin sadece farzını kılmak için kerahet vaktini bekleyen İslamcı nesiliz biz, şeriat nedir,
İslam devlet modeli nedir, nerden bilelim!...
İslam düşmanlarıyla mücadele ederken bazen namaz kılmaya da vakit bulamıyorduk!..
Biz yine iyiyiz,
namaz bile kılmadan İslamcılık yapıp
“Biz şeriat istiyoruz” diyenler de vardı aramızda..
****
Solculara özenip Filistin kamplarında silahlı eğitim
almaya giden,
“Bu ülkede Müslümanca yaşanmaz”
deyip girdiği bunalımdan kurtulmak için Bosna savaşına giden,
“Şehid olursak hiç olmazsa hayatımızın bir manası olur” diyen İslamcılardan bize bunlar kaldı işte.. Sezen Aksu’nun dediği gibi; “Ah ne kahraman, ne cesur, ne güzel çocuklardık!...”
****
Derken 80’li yıllarda Doğudaki selefi İslamcıların yutarak okuduğu Ali Bulaç, birden
“İslam ve Laiklik aslında birbirine benziyor.”
yorumları başladı..
Umursamadık tabi..
Yine de İslam devlet modeli öner deseler öneremezdik. .
Fransız 68 kuşağının
“Hele bir yönetimi ele geçirelim de yönetim ve toplum modeline sonra bakarız”
diyen romantik gençleri gibiydik..
Bizim solcular da öyle değil mi zaten?!.
Allah’dan Sezai Karakoç’un “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” eseri vardı da,
bir bakış açısı sunuyordu. .
Gerçi strüktür neydi onu da bilmiyorduk ya!...
Mühendislikte yapının iskeleti,
genel yapı demek olduğunu;
Ekonomik Strüktür deyince de Ekonominin Genel Yapısı olduğunu araştırınca öğrenmiş olduk..
Hayırlı cumalar diliyorum..