“1400 yıldır bize ne dediler; Ne demek istediler; Neyi demek istiyorlar?” diye, dediklerini tefsir etmeye çalışıyor ve bu konuda bile birbirimize giriyoruz.
Bırakın ne dedilerse dediler!
Müslümanlar olarak BİZİM NE DEDİĞİMİZ ÖNEMLİ! Hiç durmadan 1400 yıldır Yahudi ve Hristiyanlara beddualar ediyoruz, dualarımızın kabul olması için de başta ve sonda da salavatlar getiriyoruz!
Gözyaşları daha fazla olsun diye..
Perişan olsunlar diye..
Ama bizim gözlerimizde yaş kalmadı!
Filistinli kardeşimin gözlerinde yaş kalmadı ve hala dua İle yetiniyoruz! Eylem nerede eylem? Harekete geçmek diye bir şey var! Ne oldu bizim hareketimize?! Vatanları yıkılsın diye hiç durmadan beddua ediyoruz ama bizim elimizde yıkılmadık vatan kalmadı!.
Kullandığımız temizlik malzemelerinden tutun da üzerimizdeki elbiselerimize varıncaya kadar herşey onlara ait!
Üretim yok üretim!
Bizde bol bol peynir gemisi var ve zaten yakıtı da gevezelik!
Olmuyor Müslümanlar olmuyor!
Bu iş beddua ile olmuyor! Neden? Çünkü biz dualarımızda bile samimi değiliz de onun için olmuyor!
1400 yıldır yağmur duası ettik.. Her yer yağmurla doldu taştı ama sadece Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Devletler hariç.. Haa bizde de yağıyor ama felaket geliyor ardından! 1400 yıldır zekat topladık, her geçen gün açlık ve sefalet daha da arttı Müslüman çoğunluklu Devletlerde..
Neden?!
Ben söyleyeyim, nedeni çok basit! Sadece Türkiye’de her yıl dağıtılması gereken zekat miktarı 50 trilyon Türk lirası ama gerçekte dağıtılan sadece 2.5 trilyon Türk lirası!
Ey uyuyan Ümmet-i Muhammed! Sen uyumaya devam et!
Beddua ettikleriniz uzaya çıktılar ve Ay’dan uzanıp dünyayı seyrediyorlar!
Hücreyi böldüler ve ikinci bir Bilimsel Devrim yaptılar. Ey uyuyan ümmet-i Muhammed!
Bizler aklımızı ve mantığımızı ne zaman kullanacağız?!
Akıllarımız bu bilimden teknolojiden, uygarlıktan faydalanmayı hak etmiyor mu hala?!
Hayret etmiyor muyuz; merak etmiyor muyuz, aklımızın 1400 yıldır rehin alınmasına?!
Hayırlı cumalar diliyorum.