Sözünle özün arasında uçurumlar var. Koca koca laflar ediyorsun. Sen buradayken sözün tâ oralarda. Aradaki mesafeyi kaldır da sözlerin bir işe yarasın azizim. Söz bu... Özünden haber verir insanın. Büyük büyük, koca koca laflar etmek zorunda değilsin ki... Söylediğin şey en önce senin gerçeğin olsun. Sen onu bizzat yaşa... Ondan sonra söylemen gerekiyorsa söylersin zaten. Sana lazım olan söylemek istediğini önce senin yaşamandır.
Hakikat sana başkasından verilir mi zannediyorsun! Bir gerçeği ifade eden sözleri, yaşamadan sahiplenirim mi diyorsun!
Olmuyor azizim olmuyor.
Önce yaşa, sonra konuş. Bence sadece yaşa. Konuşma. İçinde tut. Sen gerçeğini kendin yaşadığın, özünde var olabilen cümleler kur. Mesela kar yağıyor de, çay çok güzel olmuş de, bahar geldi de... Ne bileyim, bizzat kendi özünde hissettiğin şeyi söyle. Yoksa yüksek hakikatleri ifade eden sözleri sen söyleyince önce kendine sonra o sözlere yazık ediyorsun. Yaşamadığın bir gerçeği ifade eden kelimeler ve cümleler yükten başka bir şey olamıyor.
Sessizce düşün, sessizce yaşa... Sözü önce kendi özünde var et. Hacı Bektaş Velî pîrimizden, Velâyetnâme'de bahsedilirken "gerçeğim erler" denir, "gerçek erler, erenler" denir. Üzerinde düşün bakalım biraz, neden böyle denir diye... Sendeki bendeki mânâsız bunca laf kalabalığının hakikatini onlar bizzat yaşadı da ondan. Senin, elâleme boca ettiğin, anlamını bilmediğin, bedelini ödemediğin bunca büyük lafın hakikatini onlar kendilerinde buldular. Sonra o gerçek erler yaşadıkları o yüksek hakikati lutfettiler de senin benim anlayacağımız dilde ifade ettiler. Yaşadıkları hâlde güm diye söylemediler. Çünkü Hak'tan görevliydiler ve bize insaf ettiler.
Sen öyle misin? Yaşamadığın, senin öz hâlin olmadığı hâlde hakikat zannettiğin her şeyi söylüyorsun. Üstelik onu bunu ötekileştirip ve düşman ilan edip kendini hakikatin merkezinde zannediyorsun! Dünyaya düşman biriktirmeye mi geldin adam olmaya mı? İnsan mı olmaya çalışıyorsun yargıç mı?
Sor kendine azizim sor: Özün hakikate erdi mi ki, sözün onu ifade edebilsin! Sen, kendi özünde, kendi içinde gerçeği yaşamadıktan sonra en yüksek hakikatleri söylesen de yalancısın. Ezilirsin o lafların altında. Sus bâri. Senin için en gereklisi, en güzeli budur.