İnsan, bu hayatı tecrübe etmek için yaşar. Mesleğimiz ve meşrebimiz her neyse buna göre biz bu görev için yaratılmışızdır.
İnsan, bir eylemle, bir duyguyla ve düşünceyle hayata katılmadan bu dünyada var olamaz. Hele gönülden gelen şeyler varoluşun en güzel hâliyle görünür ve bilinir olması demektir.
Hiçbir şey yapmadan durmak tehlikelidir. Bu, bir boşluğa düşmek ve tesadüflerin sevkine kapılmak demektir. Hâlbuki meşguliyet ve çalışmak, huzurlu bir hayatın olmazsa olmazıdır.
Bu anlamda tatilin ve boş vaktin ısrarla yanlış anlaşıldığını düşünebiliriz. Dinlenmek de öyle... İnsan çalışırken dinlenir, gelişir ve varoluşunda gizli o derin huzura erer. Dinlenmek asıl manâsıyla meşguliyeti değiştirdiğimiz zaman hissedilir.
İnsanlar sanal âlem ve sosyal medya konularında da aldanıyor. Gide gide hayatımız istila ediliyor. İnternet içerikleri ve sosyal medya istilası altında yıllar geçiyor, fakat hayatlar bir bakıma yaşanmamış oluyor.
Sanal âlem, sanal hayatları vücûda getirdi. Tavırlar, düşünceler, duygular; önümüzde kayıp giden görüntüler gibi hızla değiyor. İnsanlar artık bir şeye kolay odaklanamıyor. İnternetteki sonsuz içeriklerin yanında hangi rol modelle toplumda yer alacağını bilmeyen insanlar var karşımızda artık.
İnsan bir şeye hâkimse güçlüdür, ondan öyle veya böyle faydalanır. İnsan bir şeye mahkumsa köledir. O öyle veya böyle sömürülür.
Sanal âlem, insan hayatını da sanal bir hâle getirme konusunda oldukça hızlı ve istikrarlı bir şekilde ilerliyor. Gerçek ve yaşanmış bir hayatın yerini sanal hayatlar alıyor. Belki sessiz bir devrim yaşanıyor. Kim bilir!
Yasin Şen