Sevilince açılan bir mekân duygusu vardır insanda. Sevdikçe, muhabbet duydukça mekânda biriken enerji, duygu ve düşünce insana dolmaya başlıyor. Yaşanan ve hissedilen hiçbir şeyin yok olmadığını, bir başka hâlde var olduklarını anlamaya başlarız. Geçmiş hayatlardan geriye kalan izlerin muhabbet dolu bir kalbe yöneldiğini yine sevgiyle duyarız.
Sevgi eşyanın ve mekânın üzerindeki sihri kaldıran esrarlı bir güce sahiptir. Adına çoğu zaman ilham dediğimiz duygular sevginin yoğun bir hâlde duyulduğu zamanlarda ortaya çıkar. Mekânı yaşayan orayı sevendir. Sevmeyen biri gittiği yerde hiç yaşamamış sayılır. Çünkü yaşamak zamana hatırlanmaya değer anılar ve anlar bırakabilmek demektir. Yoksa herhangi bir mekânda çoğu zaman bir taş bile orayı sevmeyen birinden daha çok var olur.
Sevmeyen biri yaşadığı mekânda var olamaz. Sevmeyen biri hayatta var olamaz. O kimse mekânı duyamaz.
Sevdikçe mekân bize sırlarını duyurmaya başlar. Üst üste biriken zamanlar sevenin kalbine bir nehir gibi akar. Mekân duygu âleminde belirir. Hiç bilinmeyen, bilenemeyecek olanlar bile bir his, bir duygu, kelimelere dökülemeyen garip düşünceler hâlinde insanda var olmaya başlar.
Mekân insanı besler. Seven biri yaşadığı mekândan mânevî olarak gıdalanır. Bu bir bakıma mekânın ve insanın bütünleşmesidir. Yaşamın o an en derin hâliyle belirişidir. Mekânda duyulan, insanda beliren kadim hatıralar, zamanı aşan duygulardır. Bütün bunlar mekânı sevdikçe insanda var olur. Mekânı sevmeyen biri hissetmek şöyle dursun bunları anlayamaz bile. Zaten mekân sevmeyen birine esrarını açmaz. Bu kimseler kolay sıkılır ve yaşamdan derin mânâda lezzet alamazlar.
Öyleyse mekânda gerçekte var olabilmek orayı sevmeyle ilgilidir. Dediğimiz gibi sevmeyen biri yaşadığı mekânda hiç var olmamış gibidir. Bedensel veya fiziksel var oluş elbette mutlak veya hakikî bir var oluş değildir. Asıl mânâda var oluş sevgide, muhabbette, saygıda, bilgide, kendimizi tanımada ve en güzel duyguları içimizde duymada kendini gösterir. Yoksa her şeyin çok silik bir hâlde kaldığı şu dünyada hemen her şey kaybolup gitmektedir. Çoğu insan hiç yaşamamış gibi olur. Fakat sevgi ve onu yüreğinde duyanlar yok olmuyor. Gerçekten sevenler mekâna ve zamana ölümsüz izler bırakıyorlar.