Köye yağmur yağıyor. Şimdi bu sesi dinliyorum. Yağmurun yapraklara dokunurken duyulan sesi benim ruhumu okşuyor. Bunda derin bir ferahlık duyarım.
Köyde yağmur yağarken doğa çok derinden yükselen bir âhenge teslim olur. Ben de bu âhenge bırakırım kendimi. Eğer yağmur gecenin bir vaktinde başlamışsa o derin sükûnet ve yalnızlık hâli yağmurun sesini daha bir belirgin kılar. Bazen bizi bizden alan ve üzen kederler, düşünceler yıkanır, içimizde kaybolur gider böyle zamanlar.
İnsan yağan yağmurlarda arınır. Köyde yağmur zamanı kendimi hep bu hâl üzere bulurum. Bir de yağmur uzun süre devam eden sıcak havalardan sonra gelirse o zaman bu, bize çok derinden gelen bir huzur hâlini de yaşatır.
Bu gece de yağmur böyle bir hâl ile geldi. Çok huzurlu bir hâle bürünüyorum yağmurlu gecelerde ve bu zamanları pek seviyorum.
Yağmur benim için muhabbetle yaşadığım bir ânın genişlemesi demektir. Oturduğum yerde dinlediğim yağmur sesi beni beslerken ben bu sesteki insana huzur veren derinliği düşünürüm. Bu yüzden köydeysem yağmuru içimde biriken hatıralarla birlikte hissederim. Gurbette yağmuru dinlediğim zamanlara bol bol hasret duygusu karışırken köyde bu sese hemen daima huzur, sükûnet, hatıralar ve derin bir sevinç eşlik eder. Ben de kapıldığım bu duygu seline kendimi teslim etmeden onu içimden öyle hayranlık içinde seyrederim.
Bunca söz, gecenin bir saatinde sessiz ve sakin köyün semalarını izlerken ve var olan şeylerin gönlüme ilka ettiği ilhamı dinlerken gelen şu huzurlu yağmurun insana neşe veren güzelliğinin yansımasıdır. Bu yağmurun sadece toprağı değil ruhu da derinden beslediğini anlarım bu vakitler. Köye yağmur yağıyor ve ben şimdi derinden derine hissedilen bir huzurla birlikte gece onun sesini dinliyorum.