Ne doğarsa sevgiden ve saygıdan doğar. Muhabbeti çoğaltmak gibi bu hayata anlam katan çok az şey vardır.
Âlemin kendisi sevgiden ibaret. Saygıyla beraber olabilen sevgi bence bu hayatta her şeydir. Tolstoy'un "Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır" hikâyesi sadece bir hikâye değil evrensel bir gerçeğin ifadesidir.
Manevî kuvvet aynı hedef için bir araya gelen insanların ortak hislerinden doğar. Aile gibi, millet gibi, dostluk gibi... Aynı şekilde insan da kalbiyle ve zihniyle bir şeye odaklandığında oradan başarı ortaya çıkar.
İnsanı mânen yükselten iki şey vardır: Âlemle mümkün olduğu kadar dost olması ve nefsini daima tenkit hâlinde kalması. Fakat bugünün insanı nefsini dost, âlemi düşman bilmiş kendine. İşte insan burada aldanmıştır.
Bu hayatta birilerini eleştirmeden, yargılamadan, insanlarla çatışmadan yaşamak elbette çok zor. Fakat bir başkasıyla çatışmak nihayetinde faydasız hatta zararlı bir şey. Mutlu olmak isteyen kendi nefsine bakmalı, kendi hatalarına dönmelidir.
Mutluluğun ve huzurun en kestirme yolu bence budur.
Âlemle çatışarak bir yere varamazsınız. Kim varmış ki! Ama kendinizle muhasebe hâlinde olup bilgi ve güzellikle tazelendikçe mutlu olursunuz. Meselâ okudukça, tefekkür ettikçe, çalıştıkça, seyahate çıktıkça...
Eleştirilerimiz olsun fakat onlar şimdilik bizde kalsın. Söz hakkı verilirse konuşuruz. İmkân tanırlarsa yaparız. Ama kendimizi eleştirmekte acele edelim. Zaten bu hayatın bir hesabı görülecektir. Biz bunu bu hayattayken yapalım.
Y. Şen