Sosyal medyanın yanıltıcı yönü, bir müddet sonra onun gerçekliğin yerine ikâme olmasıdır. Görüntüler, videolar bir yerden sonra hayatın yerine geçen birer işgalci hâline geliyorlar. Hâlbuki hayat bundan çok daha başka, zengin ve şahsî bir şeydir.
İnsan, bu hayatı tecrübe eden bir varlık. Yaşamımız bir anlamda nefsin yolculuğuyla ilgilidir. Bu anlamda ömrümüzden, vaktimizden, sağlımızdan daha kıymetli pek bir şey yoktur. İlgimizi derinleştirmek, bilgimizi zenginleştirmek; yeteneğimizi, zamanımızı, gücümüzü sevdiğimiz güzel işlere, muhabbete, çalışmaya hasretmek gibisi yoktur. Sanal âlemin yanıltıcı gerçeklik ortamından kurtulmanın bir yolu da bu olsa gerektir.
Sosyal medya, insanların kendini bir dev aynasında seyrettiği ilginç bir yer. Şüphesiz büyük bir güç. Fakat çoğu kimsenin orada bir güç zehirlenmesi yaşadığı ortada. Daha ilginci sosyal medya, yaşanmışlığın, tecrübenin, gerçek bir başarının yerine fotografları, gösterişi ve anlamsız bir kibri koydu. Çoğu zaman bir ego tatmininden başka bir şeye yaramayan paylaşımların önemli bir kısmının bir değeri bile yok. Söylemeden geçemeyeceğim: Belki de orası toplum mühendisliğinin bir deney alanıdır.
Sosyal medya, olduğumuz değil fakat olmak istediğimiz şey ve çizdiğimiz profille ilgili bize büyük imkanlar sundu. Fakat aynı şeyleri yaşamak için söyleyemeyeceğim.
Sonuç olarak bugün sosyal medyadaki profilimizle gerçeğimiz arasındaki makas giderek açılıyor. İşin sonunda ne olacağını hep birlikte göreceğiz.