Yorgun argın gidiyoruz. Dünya kendisine değer verdiğimiz şeyleri bir yük gibi atıyor üzerinden. Değişiyor, dönüşüyor dünya. İnsan da öyle. Çevremizdekilerden ve hemen her şeyden uzaklaşıyoruz.
İnsanlar, olaylar ve eşyalar suyun üzerindeki kabarcıklar gibi. Bir görünüp bir kayboluyor her şey. Önümde akıp duran bir nehri izler gibi insanların ve zamanların geçip gidişini izliyorum.
Bir izleyici oldum bu hayatta neredeyse. Hayatımıza uğrayanları bir duygu hâlinde tecrübe ettikten sonra uğurluyoruz. Buna üzülmek de yersiz. Bu dünyanın gerçeği bu. Herkes böyle. Zamanlardan ve mekânlardan geçiyoruz. Nasipte ne varsa oraya uğruyoruz.
Şu sonsuzluğu düşündüğümüzde ömrün kayda değer bir zaman dilimini ifade etmediğini düşününce hayretlere gark oluyor insan. Bununla beraber bir sonsuzluğu yaşıyormuş gibi de maddî hayata tutunuyoruz. Aslında tutunamıyoruz. Hızla geçip giden şeyler bir metnin kelimeleri gibi bize bir mevzuyu ısrarla anlatmak istiyorlar. Sayfaları çevirdikçe geride kalan şeylere bağlı kalıp yaşamanın bir anlamı olmadığını çok iyi anlıyor insan. Gidenlerin yerini gelenler dolduruyor. Yaşamak bir devr-i dâim hâlinde bize sonsuz gibi gelen ömürleri buğday tanesi gibi öğütüyor. Yaşanan zamanlardan, geçip gidilen mekanlardan ve bizden uzaklaşan herkesten geriye tecrübe dediğimiz fakat etimiz ve kemiğimiz gibi bizi biz yapan o çok karmaşık şey kalıyor. Geçip gittiğimiz her şeyle birlikte bir devir de kapanmış oluyor.
Hayatın döngüsü hep böyle devam etmiş. Bu dünya ne insanlar hatta ne medeniyetler öğütmüş. Kendini bilen kurtulmuş buradan. Bilemeyen ise çeşitli kıyafetler altında aynı dramı oynayıp durmuş.
Ta içinden baktığımızda birkaç bin yıl önce yaşananla şimdi yaşananlar arasında temelde hiçbir fark yok. İnsanların çoğu yine işin eğlencesinde. Hayatın anlamını kaybetmiş yığınla insanın zihni ve kalbi işgal edilmiş bir hâlde. Aynı şeyler yaşandığı hâlde bıkmadan usanmadan şu gelip geçici şeylerde bir vefa hissi arıyoruz. Bedelini de sahiplendiğimiz şeylerden, sırf eğlence aradığınız bir hayattan acı çekerek ayrılmakla ödüyoruz. Sonuçta dünya bu. Gelip geçiyoruz. Öyleyse bize kalacak olana yönelmeliyiz. Şu durmaksızın çevrilip duran filmi artık bitirmeliyiz.