Zaman çok hızlı. Devran varlığın içinde ne varsa onu dışarıya vuruyor. Herkes ve her şey bir savrulma yaşıyor. İyinin iyiliği, kötünün kötülüğü ortaya çıkıyor.
İçlerinde gizli arzular taşıyanların emelleri daha görünüyor artık. Görünüşte güçlü, gerçekten zayıf insanlar daha belirgin. Görüntünün hemen hiçbir öneminin kalmayacağı zamanlara doğru hızla yaklaşıyoruz.
Sonlar, başlangıca kavuşuyor. Hayat o daireyi tamamlıyor. Hepimiz tez canlıyız. Her şey birden olsun ve bitsin istiyoruz. Çünkü zaman öyle istiyor. Her şey başlıyor ve bitiyor.
İçeride gizlenenlerin açığa çıktığı zamanları yaşıyoruz. Herkesin kim olduğu daha bir belirginlik kazandı. Değer verdiğimiz birçok şeyin aslında öyle olmadığı anlaşıldı. Satın almaya yarar şeyler, satın alınamayanların değerini gösterdi. Sevginin, samimiyetin, huzurun, anlamanın, çalışmanın altın çağı başladı.
Bu arada maddenin gerçek hududu daha bir belirgin oldu. Yaşamın almak, anlamsızca gezmek, harcamak, tüketmekten ibaret olmadığını anladığı insanlık. Hep gizlenen, âşikâr oldu. Görünen ise anlamını çoktan yitirdi.
Uzaklar yakın, yakınlar uzak oldu. Dünyanın bizi çektiği bitip tükenmez emellerin elinde çırpınıyor insanlık. Bunların nihayette bir şeye yaramadığını gördü. Maddenin yerine mânâ, gösterişin ve sahteliğin yerini ise yaşamaktan duyduğumuz o derin hisler almaya başladı. Madde yokluğunu gösterdi, anlam ise varlığını… Bu zamana kadar görmezden geldiğimiz şeyler yeniden görünür, hissedilir, duyulur oldu.
Devran değişti. Devran değişiyor. Âlem, gizlediği şeyleri açığa çıkarıyor. Daha neler göreceğiz, kim bilir!