İlgiler ve sevgiler vardı; yerini eşyalar aldı. Derin yaşanan hayatlar vardı belki; yerini sosyal medyada geçirilen vakitler aldı. Samimiyet vardı; onun da yerini gösteriş aldı.
Her şey, bir şeyle değiştirdi, değiştiriyor yerini. Bugün "değer" diye gördüğümüz şeylerin bir harabeye dönüşüne şahitlik ediyoruz hep birlikte. Bizi biz yapan onca kıymetin yerine koyduğumuz şeylerin gönül ve zihin doyurmadığını söylemek gerekir.
Bir yerden sonra insanlık neyi kaybettiğini çok iyi analiz eder elbette. Fakat bu fasılada elimizden avucumuzdan kayıp gidenlerin haddi hesabı yok.
Samimiyet vardı, diğergâmlık vardı, iyilik ve güzellik vardı; bunları yaşatan bir edebiyat ve insan ilişkileri vardı. Gide gide bırakıyoruz türlü güzellikleri. Yalnızlaşıyoruz. Nereye gidiyoruz?
Her türden değerin değiştiği, hatta dönüştüğü bir zamanda yaşadığımızı kimse inkâr edemez. Ben zor olsa bile, bir akarsuyu izleyen bir seyirci gibi kalmaya ve olup biteni izlemeye çalışıyorum. Çünkü bugünkü değişim dönemi âdeta bir devrim hâlinde devam ediyor. Hayatlarımız, algılalarımız değişiyor.
Ne olursa olsun, yıkılan, yok olan şeylerin yerine insana ve topluma faydalı meşguliyetler, sevgiler, ilgiler koyabilmeliyiz. Bunu önce kendimizde başarmalıyız. Devran, artık başka bir insana hazırlanıyor. Biz de buna hazırlıklı olmalıyız.