Pasta kalıbından çıkmış gibi aynı görüntüyü veren insan tipleri... Hayatına hiçbir ebedî heyecan taşımayan, yaşıyormuş gibi yapıp günü bitirme derdine nefes alıp veren yığınla insan... Programlanmış bir çürümüşlük içerisinde ömrünü kömür hâline koyan bir beşer bu...
Hakikî ıstırabını görmezden gelen bu tipin en büyük özelliği öngörülebilir olmaktır. O sebepten günümüzün insan kalabalıkları millet olmaktan ziyade yığındır, bu insan şahsiyet taşımaktan ziyade bir etiket taşır. Bu yüzden bu insan edebiyatın, sanatın, şiirin, estetiğin, ahlakın hatta dinin konusu ve muhatabı değil hakikatte. Olsa olsa istatistiklerin ve reklam şirketlerinin figüranı durumunda kalmakta bu insan tipi... Filan partiye destek vermekle kendine bir kişilik arayan bir kaybolmuş kimlik, filan takımı desteklemekle heyecanını bir hiç uğruna tüketen bir zavallı, beşeri zevkler uğruna nefesini tüketen bir gençlik...
Hele okullarda ve özellikle üniversitelerde bilim adamı geçinen binlerce cahil ve cehaletini demagojiyle örtmeye çalışan akademisyen müsveddeleri... Dinin hakikatinden habersiz ve tek derdi başkasının hakkını yiyerek kendi adamını filan makama yerleştirmeye çalışan cemaatler... Kâmil insanların anlayamadıkları eserlerini sözüm ona tenkit eden dibine kadar cahil üniversite hocaları...
Kültürü, düşünceyi, şiiri, güzel ahlakı, efendiliği, çalışkanlığı hayatından kovan bu insana ne verebilirsiniz? Tek derdi ev ve araba almak, hesabını haram helal fark etmez şişirmek olan bu insan yaşayan bir cesetten farksız değil mi? Öyleyse söyleyin... Allah aşkına nereye gidiyoruz biz böyle?
Bir medeniyet, bir aşk, bir ruh aşısına ihtiyacımız var. Türklüğün değerlerini yeniden hatırlamaya ve yaşamaya ihtiyacımız var. Ertelemekten yorulduk. Elimizi kolumuzu böylesine bağlayan, insana ve millete düşman onca şeyin hesabını görüp defterini dürme zamanı gelmedi mi?