Geceleri bazen gökyüzünde beliriyor ay. Bütün ihtişamıyla gözlerimi ve gönlümü dolduruyor. Çok özlediğim bir dost gelmiş gibi bir an derin bir sevince gark oluyorum. Onu izliyorum. Geceye türlü anlamlar yayan varlığını hissediyorum. Gönlüme ilham ettiği duyguları duyduktan sonra gözlerimi kapıyorum ve bu sefer de onun bana ilham ettiği anlamları düşünüyorum.
Nice derin anlamlar yüklenip gelmiş olan ay hesapsız zamanlardan beri orada duruyor ve ona kaç insanın gözbebeğinin dokunduğu bilinmiyor. O bakışlar ki, ona hangi anlamları yüklediler bilinmez fakat bunlar hissedilir. Ay o anlamlarla doludur. Bir velinin de bakışları ona değdi bir şairin de... Bir muzdaribin gözleri de ondan umut dilendi bir münzevinin de... Belki de ay gökyüzüne ona yüklediğimiz bunca anlam sayesinde yükseldi.
Sanki insan ona bu derin mânâları vermeseydi o orada olmayacakmış gibi bir his var içimde. O da bunu biliyormuş gibi o güzelim varlığıyla tefekküre gark olduğumuz gecelerde üzerimize doğuyor. Ruhumuzu besliyor. İnsan ondan mânevî olarak gıdalanıyor. Bunu onun hakkında söylenen bunca sözden, yazılan bunca yazıdan da anlayabiliriz. Bunlar onun bir mânevî hâl, bir enerji hâlinde gönlümüze dolduğunu gösteren örneklerdir. Bunun yanında elbette zaman içerisinde onun hakkında yazılıp çizilen şeylerin bir kısmının kaybolduğunu da düşünebiliriz. Bütün bunlar bize ay konusunda insanlığın büyük bir tecrübe ortaya koyduğunu düşündürüyor.
Bugün penceremden odama dolan ayı seyrederken bunları düşündüm. Onun beni bir an büyüleyen ve gecenin derinliklerinde gönle huzur telkin eden varlığı dünyamızın olduğu kadar insanlığın da bir talihi olarak kabul edilebilir. Gecenin bu deminde güneşin yokluğunda güzelim dünyamızı böyle aydınlatan bir nûrun varlığı insan gönlüne huzur ve güven telkin ediyor.