Gazze’yi nasıl kaybettik?
Gazze ateşkesinde Türkiye'nin garantör ülke olmasından rahatsızlık duyan İsrail, Türkiye'nin İran'ın yerini alarak İsrail'i kuşatmak istediği düşüncesine kapıldı.Herzliya'daki Reichman Üniversitesi Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü'nde kıdemli araştırma görevlisi ve İsrailli tarafsız grup Bölgesel Güvenlik Koalisyonu üyesi Dr. Ely Karmon, yaptığı açıklamada,"Erdoğan'ın Suriye'yi askeri alanda ele geçirme planı başarılı olursa ve Gazze'de askeri güç, meşruiyet ve Katar parasıyla inşaat yapılmasına onay alırsa, Türkiye, İran'ın İsrail'i daha tehlikeli bir askeri ve siyasi çemberin içine hapsetme hayalinin yerini büyük ölçüde dolduracaktır." dedi. Türkiye’nin Suriye’deki varlığı, Katar ile Eurofighter Typhoon satın almak için yeni bir sürece girdiği ve askeri anlamda gücünü arttırması ile Osmanlı imparatorluğunu yeniden canlandırmak istediğini de belirtti. İsrail’in Gazze’deki savaşın son bulmasını kutlamak yerine Doğu Akdeniz’de giderek artan Türk egemenliğin karşı tetikte olması gerektiğini belirten Ailam, "Akdeniz bir oyun tahtasıysa, Erdoğan çoktan bir vezirden fazlasını yerleştirdi.
Koca bir filoyu yerleştirdi” ifadelerini kullandı. Uzatmadan Filistin’i nasıl kaybettik?! Sorusunun cevabına gelelim:
İttihatçıların üç büyüklerinden Cemal Paşa Kudüs’teki karargâhındadır. Nablus şehrinden gelen yaşlı başlı 20 kişi Cemal Paşa’nın neredeyse ayaklarını öpeceklerdir; kaderleri ağzından çıkacak tek bir kelimeye bağlıydı. Neyse ki bu defa şanslıydılar: Anadolu’ya sürgünle yakayı kurtarmışlardı. Adamlar dışarıya çıktıktan sonra aynı Cemal Paşa birden değişmiş, yanındaki gazeteciye “Ne yaparsın, burada böyle söküyor” demişti. O gazeteci Falih Rıfkı ise Paşa’nın tavrındaki değişimi “Rol bitmişti” diye özetler..! Rol bitmişti, evet. Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı adlı kitabı ibret için okunmalıdır. Yıkılmaz denilen Osmanlı kalesinin peş peşe yapılan hatalar yüzünden 4 yıl içerisinde nasıl çöktüğünü daha iyi anlatan bir eser bulmak kolay değildir.
Cemal Paşa Arapları tehcir, tedhiş ve silahla Türkleştireceğine inanmasından ötürü Arap topraklarının tamamen kaybı ve Filistin topraklarının bir asırdır kanamalı hasta olmasıydı. Filistin’de posta memuru olan İzzet Dervexe: 21 Ağustos 1915’te 9, 6 Mayıs 1916’da ise 21 kişi idam edilmişti. der. Lübnanlı aydın Şekip Arslan ise Cemal Paşa’nın Suriye’deki “Arap ruhu”nun öldürülmesi görevini üstlendiği kanaatindedir. Devletin tehlikeli bir dönemeçten geçtiği bir zamanda zor kullanma, yıldırma ve Türklerle Araplar arasında kin ve nefret uyandırma siyasetini uygulamak doğru değildi. Ona göre Cemal Paşa’nın Suriye’de takip ettiği siyaset Osmanlı Devleti ve İslam âleminin başına gelmiş en büyük felaketlerdendi.
Osmanlı kuvvetleri Gazze’deki iki muharebede İngilizleri püskürtmeyi başarmıştı. Cemal Paşa ise bölge halkını Osmanlıya bağlayacak yerde, mevcut bağları da koparacak ne varsa uyguluyordu. Artık Kudüs’ü tutacak bir kuvvetimiz kalmamıştı. Gazze’de ise zehirli gaz mermileri kullanan İngilizler karşısında Mehmetçiğin gaz maskesi yoktu. O gün bugündür rahat yüzü görmemiş olan Gazze’yi 7 Kasım 1917 günü işgal etti İngilizler. İşe bakın ki, İngilizler Gazze’ye girmek üzere iken Dışişleri Bakanı Balfour “topraksız millet” dediği Yahudilere, “milletsiz yani boş toprak” dediği Filistin’de ‘yurt’ garantisi veriyordu. Cemal Paşa ise görevini yapmanın huzuru içinde İstanbul’a dönüyor ve Bahriye Nezareti’ndeki makam koltuğuna oturuyordu. Geride bir harabe bırakan o değildi sanki.
Anti-Siyonist tarihçi Ilan Pape nedense der, Müslüman Araplara kan kusturan Cemal Paşa, Siyonist yerleşimcilere daha hayırhah/yumuşak davranıyordu. Yoksa diyor, Pape, bunun sebebi, Cemal Paşa’nın eşinin Yahudi kökeni olmasın! Cemal Paşa’nın amacı neydi? Falih Rıfkı “O zaman Suriye’de esaslı bir tedhiş politikasına neden lüzum olduğunu Cemal Paşa bir sır olarak kara toprağa götürmüştür”. Neden, hakikaten neden? Halbuki onun görevini devralan Mersinli Cemal Paşa Araplarla barışma politikası gütmüş, tehciri durdurmuş, sürgüne gönderilen aileleri geri getirtmişti. Ne var ki artık çok geçti. 11 ay sonra Filistin ve Suriye, Mehmetçiğin döktüğü onca kana rağmen elden çıkmıştı. (Gazze’nin etrafında dev bir mezarlık bıraktık diyordu Falih Rıfkı.) Astığı astık, kestiği kestik Cemal Paşamız ise 1 Kasım 1918’i 2 Kasım’a bağlayan gece Baltalimanı’ndan ana vatanı terk edecekti.
Rol bitmiş miydi?
Hayırlı günler diliyorum.
20 EKİM 2025 PAZARTESİ










