İlk insan Hz. Âdem’den itibaren, hayatın temel taşlarından biri sayılan din, tarih içerisinde farklı şekillerde algılanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu farklı algılayışlar neticesinde ortaya çıkan inançlardan bir tanesi de putperestliktir.
Putperestlik, tarihin her döneminde kendine taraftar bulmuştur. Türkiye Tanzimat’tan beri devlet politikasına dönüşen her şeyin mübah görüldüğü değişim sürecinde değiştirelemez, dokunulamaz hâle getirilen laiklik de kutsallaştırıldı. Siz buna Paganizm de diyebilirsiniz.!Laiklik, doğduğu ülke olan Fransa’daki gibi değil de, bizde malesef milleti mahalle baskısıyla “Tevhid Dini olan İslâm” dan uzaklaştırdılar ve millet bunun farkına bile varmadı.
Kur’an’ın ve Peygamberimizin o günkü düşmanları Allah’a iman ediyorlardı. Ebu Cehil’lerin, Ebu Leheb’lerin, Velid b. Mugire’lerin imanı ile bu zihniyeti taşıyanların, hayata müdahale ettirilmeyen bir din anlayışının; farkı yok. Allah’a iman var, hayata sokulmayan bir anlayışın imanı ama.! Maddi zenginlik, Allah’a şükretmenin bir aracı olmaktan çıkarılıp bir amaca dönüştürülünce, sınır tanımaz zenginliğin baştan çıkarıcı câzibesi, Müslüman olmanın bireysel ve toplumsal olmanın sorumluluklarını sildi, süpürdü. Peygamberimizle irtibatlı olanlar, dünyalarını da ahiretlerini de esenlik kılarlar. Ancak bugünün Müslümanlarının dine yaklaşımları problemli. Peygamberimizin güzel ahlakını ve çağlar üstü mesajlarını insanlıkla buluşturalım.
Barış dini İslam’ın, hayat rehberi Kur’an-ı Kerim’in, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselamın insanlığın sığınabileceği tek liman olduğunu örnek hayatımızla gösterelim. Hâlimiz konuşsun. Hayata müdahil olmayan iman ölü bir imandır. Allah’ın muhkem bir hükmü dururken o hükmün yerine karşıt bir hükmü geçiren kimse hakikati yerinden ettiği için zalimdir. Bunu yapan kim olursa olsun zalimdir. Alkış tutanlar, aynı yerde buluşanlar da. İmanımızı gözden geçirdiğimiz “konjonktürel iman”dan kurtulduğumuz gün biz de kurtuluruz.
20 OCAK 2025 PAZARTESİ