Yazacaklarımı bir fıkra ile anlatmak istiyorum:
Dul bir kadının çok güzel bir kızı varmış. Herkes bu kıza talipmiş. Ancak annesi beş yüz bin TL mehir istiyor, asla daha aşağı inmiyormuş. Kıza aşık bir delikanlı varmış, tüm gücüyle ancak üç yüz bin TL biriktirebilmiş. Delikanlının babası durumu anlamış ve oğluna, “Oğlum getir bakalım şu üç yüzbin TL’yi de, gidip şu kızı isteyelim”demiş. Oğlan umutsuzmuş, baba umutlu bir şekilde Kızın evine varmışlar. Baba kızın annesine “söyleyeceklerim bitmeden sözümü kesme” demiş. “Kızını oğluma istiyorum, bu da mehir olarak yüzbin TL”, kadının suratı asılmış. Adam devam etmiş. “Seni de kendime istiyorum, bu da senin Mehrin yüz bin TL demiş.” Kızın annesinin yüzüne bir tebessüm gelmiş. Allah mübarek kılsın bey, hayırlı olsun demiş. Böylece sorun çıkmadan, işlem tamamlanmış. Komşuları kadını sıkıştırmışlar, kız hani beşyüzbinden bir kuruş inmem diyordun, demişler. Kadın demiş ki, “toptan satışla perakende satış fiyatı her zaman değişir” demiş. Oğlan da babasına sormuş, “Baba öteki yüzbin TL ’yi ne yaptın diye sormuş.” Baba cevap vermiş; “evlât onu da anana verdim, ikinci evliliğe razı olması için.” diye cevap vermiş. İşte böyle, kriz yönetimi uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir iştir. İşi biliyor ve stratejik bir plânın varsa, sorunu az masrafla çözmek mümkündür. Bu gün Suriye’de ABD, İngiltere ve İsrail, bu kızın babası gibi sorunu az masrafla çözdüler. Herkesin ağzına sürdüğü birer parmak bal ile, kan dökmeden plânın birinci aşamasını uyguladılar. İşte “kazan kazan” formülü budur. Bundan sonra herkes plâna sadık kalmak zorundadır. Rüzgâra karşı tükürmenin sakala zararı olur. Sıra "Türk Kürt İslam Devleti" ni dayatmaya gelmiştir. Bu durum, Türkiye'ye, size "Misak-ı Milli" sınırlarına ulaşma imkanı veriyoruz diye sunulacak. Propagandalar başladı bile.. Herkes herşeyi iki aydır biliyordu. Bahçeli'nin Öcalan çıkışı bu plandan bağımsız değildi. Suriye diye bir devlet kalmadı. Sonraki hedef İran'dır. Orası da planda yazıldığı gibi çözülecek. Hemde kan dökülmeden. İsrail, “bizim için Yukarı Mezopotamya su kaynakları ve hububat kuşağı vazgeçilmez” diyor. Yani bizim Güneydoğu Bölgemizi kastediyor. Burayı da kansız ele geçirmek için "Türk Kürt İslam Devleti Federasyonu"nu dayatmak istiyorlar. Dayatın bakalım, bizim de size dayatacağımız şeyler var elbette.. Bu plan, zamanın Başbakanları Süleyman Demirel'e, Bülent Ecevit, Erbakan ve Muhsin Yazıcıoğlu'na da ABD Dışişleri Bakanı Henry Ksinger ve diğerleri tarafından teklif edilmiş, hepsi reddetmişler ama bir şekilde yönetimden uzaklaştırılmışlar. Hatta suikaste kurban edilmişler. Aklı yemde olan kuşun, ayağı tuzaktan kurtulmaz derler. Türkiye'yi yönetenlerin işte bunun için aklı yemde değil, başında olması zorunludur. Bütün bu tezgâhları gördükten sonra, kendine hayrı olmayan muhalefet patileriyle, bu gidiş durdurulabilir mi, inanın hiç sanmıyorum. Bakın Suriye de öyle oldu. Pazar günü idrak edeceğimiz Kandil’de ruhumuzu Mi’raca yükseltemezsek daha başımıza çok şeyler gelir. Kartalkaya’da ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyor, sorumluların hakettikleri cezaya çarptırılmalarını ve özellikle de itfaiye, ambulans ve geçiş üstünlüğüne sahip diğer araçlara yol vermeyen trafik teröristlerinin mutlaka cezalandırılmalarını bekliyoruz.
Kandilimiz de, Cumamız da mübarek olsun.
24 OCAK 2025 CUMA