Suriye'de rüzgar döndü şükürler olsun..Bölgesel dengeler değişiyor! Bundan sonra ne olacak? Gazze Barış Zirvesi'nde yaşananlar ve SDG'nin Suriye ordusuna katılımı çerçevesinde yaşanan gelişmeler çok değerli..
7 Ekim 2023’den bu yana hep şunu söyledim: Bölgede iki eksen var. Bir eksen, yaşamsal çıkarlarını korumak ve potansiyelini açığa çıkarmak için istikrar arıyor. Bu barış eksenidir. Türkiye burada yer alır. Bölgesel karmaşa ve kaos Ankara’nın omuzlarında büyük bir ekonomik yük oluşturdu, güvenlik sorunu doğurdu, savaş, çatışma ve göçe yol açtı. Bu bağlamda Irak Kalkınma Yolu, Zengezur Koridoru, Suriye’nin istikrarı, Filistin’de iki devletli çözüm arayışı, Ukrayna barış girişimi.. Hepsi istikrar arayışıdır..
Bu eksenin karşıtı İsrail’dir.! İsrail’in güvenliği, çevresindeki ülkelerin zayıflığına, kaosa dayanır. Son yıllarda yaşananlar da bu iki eksenin güç mücadelesidir. Derin çatışma burada yatar. ”Türkiye’nin Filistin diye bir davası olamaz.!” diyen akl-ı evvelîne bir tavsiyem olsun:
Tarihi iyi okuyun.! Ancak yalan söyleyen tarihi değil! 7 Ekim 2023’den sonra fikrini değiştirmek zorunda kalan maksimalist İsrail gelinen noktada Hamas’la masaya oturmak zorunda kalmıştır.! "Büyük" hedeflerinden vaz geçmiş değil ama bu bir ricattir.! Peki, ne oldu da rüzgar döndü?! İsrail, küresel mâşerî vicdanda, dünya sokaklarında soykırımcı olarak mahkum edilmiştir. Tarihinin en derin izolasyonudur bu. Hamas’ın askeri yöntemlerle yok edilemeyeceği görülmüştür.. İsrail'in Doha'yı (ve Suriye'yi) hedef alması Körfez’de güven bunalımı yaratmış, ABD’nin üzerinde titrediği İbrahim Anlaşmaları’nı ve yeni bölgesel mimariyi tehlikeye atmıştır.
Bölgenin bir "onurlu çıkışa" ihtiyacı vardı. Bu yolu Dışişleri ve istihbaratıyla Ankara açmıştır. 23 Eylül’de BM’de sekiz ülke-ABD görüşmesinin kotarılması, Trump’ın "bir hat üzerinde tutulması", istihbarat diplomasisi tüm ülkeleri Mısır’daki masaya taşımıştır. Bu büyük Türkiye’nin büyük başarısıdır. Mısır’da imzalanan çok taraflı belge, Genel taslaktır. Ancak maddeler üzerinde müzakereler hala sürüyor. Her an her şey değişebilir.! Mesela; Erdoğan’ı taşıyan uçak Mısır’a inerken pisti pas geçti, Netanyahu’nun zirveye katılmayacağı netleşince havaalanına indi. Süreç bu kadar hassas ve değişkendir..Hamas’ın ve İsrail’in kabul etmediği maddeler var. 20 ülkenin imzaladığı irade beyanı ortadayken bu konularda bir orta yol bulunması gerekiyor. Ama şunu mutlaka vurgulamalı:
İsrail’in Hamas’la ateşkes yapması, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dört ülkenin garantörlüğünü kabul etmesi tarihi bir eşiktir. Büyük bir mevzi kazanımıdır bu. İsrail ateşkesi yarın bozsa da yeni mücadele bu mevzi üzerinden yeniden başlar. Filistin meselesinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. En başından beri söylüyorum;
SDG, İsrail’in Suriye’yi zayıflatmasını bekledi. Özellikle Süveyda kritikti. Ancak; Şam’ın Ankara’dan resmi askeri destek talebinde bulunması, Süveyda konusunda Ürdün-ABD-Suriye yol haritasının açıklanması,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la Washington buluşması, İsrail’in Gazze’de tökezlemesiyle.. Tablo netleşmeye başladı. Yaşanan trafiğin farkındasınız. Trump’ın Temsilcisi Barrack ve CENTCOM Komutanı Cooper önce Suriye’nin kuzeyine, sonra SDG elebaşı Mazlum Abdi’yle Şam’a gittiler. Daha sonra Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani Ankara’ya geldi, Bakan Fidan ile görüştü. Daha sonra pazar günü Ankara’da Dışişleri, Savunma Bakanları ile istihbarat başkanlarının katıldığı bir zirve yapıldı. Muhtemelen; Suriye’nin güvenliği, istikrarı ve toprak bütünlüğü, Ankara-Şam arasında yapılacak geniş kapsamlı güvenlik anlaşması, Suriye ordusunun (kitlesel) eğitimi, Suriye askeri kapasitesinin güçlendirilmesi masaya yatırıldı.
Ankara’nın SDG’nin silah bırakarak Şam’a entegre olmasını istediği biliniyor. Şam da aynı pozisyonda. SDG ise ademi merkeziyetçilik talepleri ve anayasal beklentilerin yanı sıra Suriye ordusuna kolordu düzeyinde, bölgesel ve blok olarak katılmak istiyor. Şam tarafından yalanlanmayan ilginç bir bilgi de verdi: "SDG, Suriye’nin tamamında DEAŞ ile mücadele edecek." Peki, Şam "Blok katılımı" reddederken ve bundan geri adım atmazken bu nasıl olacak?! Bekleyip göreceğiz. Artısı nedir, eksisi nedir? Daha çok konuşacağız bunları. Bu konuda yaşanacak pozitif bir gelişmenin Terörsüz Türkiye sürecini hızlandıracağını da vurgulayalım.
Hayırlı cumalar diliyorum.
31 EKİM 2025 CUMA










