Aydınlığın kaynağı Güneş yeryüzünü ısıtıyor. O, aynı zamanda ruhumuzu da ısıtıyor. Ondan yeryüzüne bir dolu mânâ geliyor. Yüzümü ona tutuyorum. Güneş'in tenime değmesine, bedenimi ısıtmasına olabildiği kadar izin veriyorum.
Güzelim bahar mevsiminde her şeyi ısıtan, büyüten ve besleyen Güneş şimdi beni de besliyor. Elbette varlık beslendiği şeylere temas edince onun varoluşunda gizli bir sevinç hâli de kendiliğinden ortaya çıkıyor. İşte Güneş geceye rağmen aydınlığın daima var olduğunu anlatıyor bize. Sonbaharla beraber toprağın derinliklerine çekilen, kışın üzeri örtülen o canlılığı da gün yüzüne çıkarıyor. Âdeta yağmurla bir ve beraber olup toprağın özüne çekilen o canlılığı gözlerin önüne seriyor. Kurumuş dallara can geliyor. Toprağı çiçekler ve böcekler doldurmaya başlıyor.
Bunun üzerinde düşündükçe insan, gönlü bir hayatiyet, kıpır kıpır bir canlılık kaplıyor. Çiçekler, ağaçlar, ormanlar ve şu muhteşem tabiat en derin canlılıkla bizi bekliyor. Bu muhteşem âhengi, düşünen ve hisseden bir insan duyuyor ancak.
Her şey bir bütün hâlinde yaşamını sürdürüyor. Bununla beraber insan güneşi, ayı, geceyi, yıldızları, akşamı ve tabiatı kısacası her şeyi özünde düşünerek ve duyarak var ediyor. Varlık bir duygu halinde, bir tefekkür zamanında insanda yeniden var oluyor.
Bunları Güneş'e yüzümü tutarken düşünüyorum. Tenimi ısıtan Güneş sadece bununla kalmıyor, özümdeki şeyleri ve ilhamı da açığa çıkarıyor. Öyleyse muhteşem bir misal olan yeryüzü böyle bir canlılığa kavuşurken yaradılanın vitrini haline gelen insana da bir şeyler anlatmak istiyor gibidir. O anlatmak istediği şey de herhalde bazen kaybolsa bile özümüzdeki muhteşem canlılığın asla yok olmadığıdır.
İnsan doğadan, suyun sesinden, kuşların cıvıltısından aldığı haz ile varoluşunu besliyor ve onu manen yükselten duyguları ve düşünceleri de bizzat yaşamış oluyor böylece. Öyleyse baharda canlanan toprağa, suya, havaya, nihayet bedeni ve ruhu besleyen güneşe de yönelmeli insan. Yani kendine yönelmeli. Hiçbir şey O'ndan ayrı değil. O hâlde tabiatı böylesine güzelleştiren şeyler bizi de güzelleştiriyor demektir. O zaman yeryüzünün göğe ve güneşe yönelmesi gibi biz de varlığımızı besleyen ve tamamlayan şeyleri zaman zaman tefekkür etmeliyiz özümüzde. Yeryüzü ve gökyüzü en azından bunu hak ediyor.