Sessiz kalınacak vakitler şimdi. Daha çok susmak, daha çok sessiz kalmak gerek. Konuştukça içinden çıkılamayan hâller etrafımızı örümcek ağları gibi kaplıyor.
Çoğu sadece söylenmiş olmak için söylenen sözler en sonunda yoruyor insanı. Konuşulan şeylerde mânâ aramak da cabası. İnsanların dilinden çıkan sözlerde çoğu zaman bir anlam kırıntısına rastlamak bile mümkün değil. Herhangi birine de sus demek ne kadar mümkün! O sebepten sessiz kalınacak vakitlerin içinden geçiyoruz diye düşünüyorum. Belki buna her zamankinden daha fazla muhtacız.
Ben günümüzde bazılarının kontrollü ve şuurlu bir şekilde konuştuklarını pek düşünmüyorum. Sözler bir bıçak yarası gibi incitici oluyor bazen. Çoğu zaman da insanı hayal kırıklığına sevk eden bir boşlukla yankılanıyor içimizde anlamsız sözler. Çevremiz, içimiz, dışımız laf kalabalığı diyebileceğimiz sözlerle dolu. Bunun önüne geçmek mümkün değilse bile insan sessiz ve sakin kalarak kendisinde bir yaraya sebebiyet verebilecek sözlerden özünü sakınabilir.
Söylediğimiz gibi böyle bir hâlin çok gerekli olduğu zamanlardan geçiyoruz. Sessiz kalarak kendimizi korumalı ve her lafa karşılık vererek muhatapta bizi, hâllerimizi, tavırlarımızı incitici bir şekilde mevzu teşkil edecek bir hamleye izin vermemeliyiz.
Zihnimizde dolanan rastlantısal her düşünce gibi ağzımızdan çıkan gerekli gereksiz her söz de bir şekilde karşımıza çıkıyor ve bizi bir gün vakti gelince bir hesaba mecbur bırakıyor. Üstelik dikkatli bakıldığında sanki bir şuur hâlinden uzakmış gibi duran onca söz muhtevalarını anlamdan boşalttıkça içimize sıkıntı vermekten başka bir şeye yaramıyor.
Bu söz sahipleri içinde içindeki kötü duygulara ve şahsiyet zaaflarına bir hedef veya kurban arayan art niyetliler de var. Bu yüzden sessiz ve sakin kalınacak vakitlerden geçiyoruz. Buna göre dikkat etmeli ve mümkün mertebe sessizliği tercih etmeli insan