Hayattaki mutluluğun sırrı meşgul olmakta mıdır? Bence bu aynen böyledir. Zihin, kalp ve beden dâimâ bir şeylerle meşgul olmak ister. Bize verilen ömür sermayesi, zaman tamamıyla gelişmek ve iyileşmek içindir. Aksi hâlde hayatın anlamı konusunda herkes kolayca yanılgıya düşebilir.
Hayatın anlamı ona çalışarak dâhil olabilmektedir. Bu da her dâim meşgul olmayı gerekli kılar. Elbette bu sadece çalışmak ve yıpranmakla ilgili bir mevzu değildir. Meşguliyet hayatın değeriyle ve yapılan işi sevgiyle yapmayla ilgilidir. Meşgul olmak, odak hâlinde ve bir şeyi muhabbetle yapmaktır. Bu durum, yorgunluktan ziyade insana, huzur, sakinlik ve tatmin hissi verir. Bu da mutluluğun olmazsa olmazıdır.
Meşguliyet ânında insan mânevî yükseliş hâlindedir. İnsanlığa bir katkı sunmak şartıyla ne yaptığınızın pek bir önemi yoktur. Nasıl yaptığınızın önemi vardır. Severek çalışmak, hayata bir değer katmaktır esas olan. İnsan bunun için yaratılmıştır. Mümkün olan en yüksek perdede, yaşamı var eden, onu zengin ve güzel kılan İlâhî güce böyle yaklaşabiliriz.
Çalışmadan, meşgul olmadan bu hayatta mânevî yükselişini tamamlamış bir fert tanımıyorum. Bu yüzden hayatta meşgul olmak esastır. Çalışmak, bir işe kaldığımız yerden devam etmek için dinlenir, istirahat ederiz. Bunun tersini düşünmek bir yanılgıdır.
Öyleyse insanlara meşgul olmanın gereği anlatıldıktan sonra herkes hayatın işleyişi içinde kendine ve meşrebine göre bir işin ucundan tutmalı ve yaşama olabildiği kadar anlam katmalıdır. Toplumların ve fertlerin huzuru ancak böyle mümkün olabilir.