Bugün sende kendimi izledim. İç âlemine sıkışıp kalmış gibisin. Ben de öyleydim bir zamanlar. Kendinden kaçacak bir yer arıyorsun fakat bulamıyorsun. Hapsolduğun yine senin duyguların, senin âlemin, senin düşüncelerindir. İnsanın zindanı düşünceden, hislerden kendisine ördüğü duvarlardır. Bundan kurtuluşun yolu yine insanın kendisinden geçer.
Herkes içine hapsolduğu hallerden kurtulmak için bir çare arar durur. Sağda solda sığınacağı bir insan, bir âlem, bir fikir arar kendine. Hâlbuki insanın kendisinden başka pek bir şey yoktur bu âlemde. Var zannettiklerimiz bile yokluğu anlaşılması gereken varlık tezahürleri olduğuna göre bu âlem seni yetiştirmek isteyen bir okuldan başka bir şey değil. Bununla beraber bu ısrarlı sıkılmak duygusu da nereden geliyor, diye sorduğunu duyar gibiyim. Yokluğu anlayamamaktan, varlığı ebedî zannetmekten...
Israrlı bir şekilde bu hayatın düşünceden, duygudan meydana geldiğini görmezden geliyoruz. Gözümüzün önündeki şeyleri, inançları, felsefeleri hazır kalıplar hâlinde kabul edip rahatlığı düşünmekten başka yaptığımız pek bir şey yok. Hâlbuki hayatımız gibi inançlarımız, duygularımız, düşüncelerimiz kısacası iç âlemimiz de her an oluşum hâlindedir. Hayat içeriden süren bir yolculuktur. Dışarıda görülenler duraklardır. Çoğundan geçip gidiyoruz. Fakat birçok insan nedense yaşamın gelip geçici argümanlarına takılıp kalıyor. Onların yokluğunu kendi içinde anlamlandıramıyor. Dışarıda olup bitene içinde bir anlam veremiyor. İste burası bizim duygusal olarak sıkıştığımz yerdir.
Sen de öylesin. Anlamıyorsan anlamaya çalış. Önündeki dersin bir bilgi, bir hikmet hâlinde olduğu gibi sana aktarılacağı yanılgısından vaz geç. Hayatın içinde savrulup durdun. Bir kere de olup biteni bu deryanın kıyısından seyret. Sen aynı zamanda hayatın aktığı bir nehir yatağısın. Geçip gidenler olacağı gibi gelenler de eksik olmaz hayatında, merak etme.
Kendi içinde kaybolduğunu hissedince, seni böyle görünce bunları yazma gereği duydum. Yargılamayı, günah keçisi aramayı bırak artık. Biraz da seyret ve şeylerin, olayların, insanların geçip gitmesine izin ver. Belki o zaman yaşamın tazeliği ile karşılaşırsın da canın hafifler, kalbin neşelenir, gönlün sevinir.