İnsan pek çok zaman düşünce ve duygu bakımından çağlayan bir nehir hâline geliyor. Yerden kaynayan sular misâli giderek çoğalıyor insan. Bir birikim ve akış hâlinde olan duygularımız ve düşüncelerimiz içimizde çoğalarak akıyor. Bu durumum mahiyeti elbette başta çok şahsîdir fakat bizden etrafa yayılan söz, fiil ve niyetlerle içimizden kaynayan fikirler bir duygu elbiselerine bürünerek ve bizi kuşatarak akmaya başlıyor. Bu durumda bazen neyi düşündüğümüzü, neyi hissettiğimizi kenara çekilip izlemek gerekir. Yoksa böylesine yoğun bir akışın içinde kaybolup gitmek işten bile değildir. Pek çoğumuz için bu böyledir. Fakat hayatın daha derin ve keyifli yaşanması isteniyorsa bizi sarıp sarmalayan keyfiyetlerin de bir hesaba tâbi tutulması lazım. Yoksa insan bir fikrin veya duygunun elinde rahatlıkla öteye beriye savrulabilir. Muhakeme, tefekkür, tavır ve davranışlarımızı sonuçları itibariyle düşünmek çoğu zaman insana bir farkındalık katabilecek durumlardandır. Bu yapılmadığı takdirde kolaylıkla vehmin, kuruntuların, öfkenin ve daha nice olumsuz duygunun esiri olma durumu ortaya çıkar. Çünkü içimiz bir duygu ve düşünce mahşeridir. İlk bakışta orada neler olduğu fark edilemeyebilir. Fakat iç âlemin davranışlar ve sözler itibariyle muhakemeye tâbi tutulması bazen telafisi pek de mümkün olmayan durumların ortaya çıkmasına sebep olabilir.
Dolayısıyla düşünce ve duygunun daha en başta bir süzgeçten geçmesi ve kişinin neyi düşündüğünü gözden geçirmesi gerekir. Bu, özümüze doğan hesapsız düşüncelerin bazılarının kötü sonuçlarından kendimizi korumak için yöneldiğimiz bir tedbir alanıdır. En güçlü eğitim yollarının bir yerden sonra düşünceyi ve duyguları güzelleştirmek üzere kişiyi sıkı bir irâde terbiyesinden geçirmesi nihayetinde insanı kaynağından ele alan gerekli ve önemli bir hamledir. Bunun yapılamaması giderek sadece bilgi yüklemesinin eğitimmiş gibi algılanmasına yol açmıştır. Hâlbuki eğitim duyguların ve düşüncelerin terbiyesiyle ilgili bir keyfiyettir. En nihayet insan tecrübe sayesinde bunu çok derin bir şekilde kavramaktadır. Ancak bunun erken zamanlarda insana sunulması kişiyi daha hayatın en başında huzurla tanıştırmak anlamına gelir.