Huzuru kendinde ara. Huzur dışarıda aranıp bulunacak bir şey değil, senin kendi içinde fark etmen gereken bir kuvvettir. Zaten huzur vardır.
Huzurum kalmadı, demek keşke huzurlu olabilsem demenin değişik bir hâlidir. O içimizde bizi bekliyor. Bence huzurlu olmak, bakış açısıyla ilgili bir mesele. Dışarıda arayıp durdukça bulunamayacak bir güç o. Çünkü hayatta en huzurlu insanlar çok şeye sahip olanlar değil, var olan imkân ile kendilerini ve hayatı güzelleştirmeye çalışanlardır. Onlar hâllerinden yani kendilerinden ve Yaratıcıdan memnundurlar. Bu daha iyiyi, daha mükemmeli ortaya koymak için muhteşem bir güç demektir. Hâlinden memnun olmak tembellik etmek demek değildir. Fiili bir şükürdür ve bu kadar nimeti sana ihsan edene bir teşekkürdür. Bu, mutluluğun ve huzurun başlangıcıdır.
Huzurlu ve mutlu olmak bir şeyle sevgiyle ilgilenmeyi beraberinde getirir. Hayatta en başarılı kimseler onlardır. Problemler, meseleler, sıkıntılar onları yükseltmekten başka bir şeye yaramaz. Dâimâ yükselirler ve yaşadıkları problemleri evrensel olarak idrak ederler. Hayata dokunuşları ve o problemlere bir çözüm getirişleri de evrenseldir.
Bütün bunlar o huzur hâlinin yansımasından başka bir şey değildir. Zaten hayatta en huzursuz kimseler bir şey yapmadan daima şikayette bulunanlardır. Şikâyet insanı kilitler ve onun elini kolunu bağlar. Bundan sakınmak gerekir. Mevcut şartlar bizim için en iyisidir ve çevremizde gördüklerimiz bizim neler yapabileceğimizi bize ilham eder aslında. Meseleler bize ne için yaratıldığımızı gösteren uyarıcılardan biri olabilir. "Ben şimdi ne yapabilirim?" düşüncesi mevcut durum ve hayatla barışık yaşamak ve insanın bu dünyada bir misyon için var olduğunu en başta kabullenmek demektir. Gerçekte en huzurlu insanlar onlardır ve özümüze gizlenmiş o büyük enerjiyi en iyi değerlendiren o kimselerdir.
Sonuç olarak huzur dışarıda bulunmaz. O içeride fark edilir. Huzurlu ve mutlu olmak bir kaderden öte tercih meselesidir. Anlamaya çalışmak huzuru bize bir gün fark ettirecektir.