Aslında bu hayatta her şey bir güçtür. Önemli olan gücü nasıl ve neye sevk edebildiğimizdir.
Hayatında derin bir pişmanlık ve üzüntü duyan insanların onu bazen nasıl bir güce dönüştürdüğüne hepimiz az veya çok şahit olmuşuzdur. Ders alındığı takdirde hatalar da güce dönüşmeye her zaman müsaittir.
Para, aşk ve çeşitli duygularımız, yalnızlık, keder, hüzün, mutluluk, yaşamın kendisi ve daha nice kelime insanın sahip olduğu güçler toplamının bir ifadesidir.
Kimisi paraya kavuşunca ne yapacağını bilemez. Paranın elinde savrulur durur. Güç zehirlenmesi yaşar. Kimisi de kendisini hayatın derinliklerine çekebilecek hüzünlerin elinde perişan olabilir. Yaşadıklarını sağlam bir muhakeme ile bilgeliğe dönüştürmek varken insan bazen oradan oraya savrulur.
Bütün mesele sahip olduğumuz güzel ve iyi şeylerle başımıza gelen dertlerin karşısında sergilediğimiz tavırdır.
Düşünce de bir güçtür. Kontrol edilmeyen düşünceler yaşam kalitesini düşürür. Düşüncelerini kontrol edebilenler kaderini şekillendirir.
Dağlardan sökün edip gelen sellere kapılıp gidebilirsiniz. Fakat uygun şartlar sağlandığında ondan büyük bir güç de elde edebilirsiniz.
İçimizde belki sonsuz kuvvetler taşımaktayız. İnsan düşüncesinin son zamanlarda geldiği nokta, teknolojinin yakaladığı ivme bunu ispata kâfi değil midir!
İnsanı perişan eden, kendi özünde bulacağı şeyi hep dışarıda araması ve sonu gelmeyen talepleridir. Bir kenara çekilip hayatta neyi istediğimizi düşünmek önemlidir. İçimizdeki gücü keşfetmek, yapabileceğimiz şeyleri düşünmek önemlidir. Bu, kasırgadan, fırtınadan, selden nasıl faydalanabileceğimiz konusuna zihin yormak gibidir. Bununla beraber insan her dâim iyilik ve güzellikle çevrilidir. Fark etmek gerekir.
Her şeyin fazlası zehirdir, der Kızılderili bilgeliği. Gücün de öyle. Bir noktadan sonra insan için para ve şöhret de zehirdir. Günümüzde paranın ve şöhretin insanlıktan çıkardığı kimseler ortalığı sarmış durumdadır. Çoğu zengin ve ünlünün insanî hiçbir sıfatı yoktur.
Güce sahip olmayı istemek ayrı mesele, ona tahammül edebilmek başka meseledir. Güce sahip olmayan yok gibidir. Ama onu kontrol edebilenler de azdan azdır. İnsan her şeyden önce bir denge hâlinde kalmak zorundadır. Bunun için de sahip olduğu her türden gücü iyiliğe, güzelliğe, öğrenmeye, öğretmeye, yardıma ve hizmete dönüştürmek zorundadır. Yoksa hezimet ve hüsran kaçınılmazdır.