Etrafımızı saran şeyler ve şu dünya hayatı bir kurgudan ibaret olduğunu her geçen gün daha pervasız bir şekilde yüzümüze haykırıyor. Hızla akan zaman, her gün yaşanan aynı şeyler, durduk yere insanlar arasında doğan huzursuzluk, tercih ettiğimiz bir sessizlik ve yalnızlık içinde bize bu dünyanın bir senaryodan ibaret olduğunu daha derinden haykırıyor.
Zamanın hızı, dünyadaki kurgusal düzeni bize aşikâr bir biçimde anlatıyor artık. Çoğu vakit gönülden geçirdiğiniz, arzuladığınız, istediğiniz şeyler olmuyor yahut bir dirençle karşılaşıyor. Bazen de bunlar zorla oluyor. Biri, kendisi nasıl isterse size bu filmi oynatıyor gibi.
Bence günümüzde hayata derin bir müdahale var. Hiçbir şey doğal akışında değil gibi. Fakat sessiz ve sakin kalarak ve bu oyunu bizzat içinde olduğumuz hâlde izlemeyi başardığımızda kendi kurgusal düzenini size dayatan bir yönetmenin varlığını derinden hissedebiliyorsunuz.
Kurgusal bir düzen içinde yaşadığımız şu sistemde hakikati bir yolla haykırdığınızda kimsenin uyanacağı hatta sözünüzü dinleyeceği, dikkate alacağı falan yoktur. Yapacağımız şey içinde bulunmaktan hoşnutmuşuz gibi yaşadığımız bu kurgusal düzeni bilgiyle, sevgiyle yaşayıp bitirmekten ibarettir. Önemli olan burada yaşadığımız hayatı güzelliklerle süsleyebilmektir. Belki o zaman bu senaryoya gönlümüzden gelen dokunuşları da böylece yapabiliriz.
Sonuçta bu dünya bir oyun ve eğlenceden ibaret…