Bu yaylalarda bin yıldır neler yaşandı, kim bilir. Aladağlar asırlardan beri Dörtdivanlıların göçtüğü, yaşadığı, vatan ettiği yerler. Bugün oralara uğrayan pek yok ama bu gökkubbede elbette orada yaşanan acılar, sevinçler, hayatlar da kayıtlıdır. Oralara gidince insanın içerisinde ilginç duygular kımıldar. Hayatı bir ilham gibi gönlünde duyanlar bunu mutlaka yaşamışlardır.
Ben bu yerlere geldiğim vakit burada yaşanan şeyleri bir his, bir ilham hâlinde gönlümde bulurum. Sanki bu kadar yaşanmışlık gelip bende birikir de bunları kağıda dökmek zamanı gelmiş gibidir. Görünürde yaşamadığım, daha önce hiç bulunmadığım Dörtdivan yaylaları bana ilk ziyaretimde bile çok derinden tesir eder. Ondaki yaşanmışlıklar böylece kaleme gelir, satırlara dökülür.
Dörtdivan'da bir teyzemizden derleme yapmışlar. Konuşturmuşlar onu. "Aladağ'da bir oğlum kaldı." diyordu. On oğlu dünyaya gelmiş, hepsi vefat etmiş. "Biri duraydı ne olurdu!" diyordu. Onun söylediklerini okurken yüreğinin acısını duymamak mümkün müydü! "Köye eletelim!" demiş de köylüler orada defnetmişler. Aladağlarda kalan evladını anıp yavrusu için "Ulu dağlarda kaldı!" diyordu teyzemiz.
Vatan böyle bir şeydir. Bin yıllardan beri yaşadığımız aziz toprakların her karışında sevdiklerimizin, ecdadımızın, büyüklerimizin hatıraları vardır. Manzarasına hayran olduğumuz o yerlerin hangi çilelere tanıklık ettiğini bilemeyiz. O sebepten yaylalar, dağlar bende tefekkürü derinleştiren yerler olmuştur hep. Bu Dörtdivan yaylaları için de böyledir.
Ben bu yaylalarda Aladağlarda kalan evladının yasını tutan ananın hislerini duyarım. Bu topraklara ayak basan, düşünen, duygulanan bunca insanın hisleri elbette yüreğimde yer edinir ve beni çok derin hâllere, hayallere, düşüncelere sevk eder. Bu yetim duygular ve düşünceler hep duyulmak ve bilinmek isterler. Benim de yolum bir şekilde buralara düşer.
Ben bu yaylaları sadece gezmem. Aynı zamanda onları sezerim. Sayıya hesaba gelmez nice insanın yaşadığı, hissettiği ve mekâna sinmiş yaşanmışlıkları düşünürüm. Bunlar pek yazılmamış, sayfalarda yerini pek bulmamıştır. Bunu telafi etmek istercesine yazmaya yönelirim.
Yazmanın güzel yanı biraz da burada yatar. Her insan apayrı bir âlem olarak ve başka başka tecrübeleri yaşamak için yaratıldı. Ben de âcizane mekâna sinmiş bunca yaşanmışlığı duyup yazıya geçiriyorum. Dörtdivan'ın yaylaları da en kadim duyguları sinesinde muhafaza eden güzelliği dillere destan yerler olarak yazılmayı dâimâ hak ediyor.