Dağların dumanını tenimde duyarak yaşamayı seviyorum. Eriyen karların meydana getirdiği sulara ellerimi daldırıp rahatlamalıyım. Yollarda bir başıma yürümeli, hayalin ve tefekkürün derinliklerine dalmalıyım. Akarsuların sesini dinlemeli, tabiatta daima var olan ilhamı bulup yaşamalıyım. Hem böylece gerçekten de yaşadığımı duyarım.
Dağların türküsü diyorlar. Elbette bir ilhamı duyurmak için söylenmiş olmalı bu. Ben onlardaki duyguyu çekmek isterim kendime. Hayatı, dağları kuşatan dumanlar gibi tenimde hissetmek isterim.
İnsan böylece aradığı o huzur verici bütünlük hâlini doğadayken bulup yaşar. Tabiata yayılan şeyler insana geldiği kaynağın güzelliğinden derin izler taşır.
Doğada bir an kalıp da mutlu ve huzurlu olamayan biri var mıdır? Dağları izleyip de gönlü genişlemeyen...
Dağların dumanını izliyorum. İzledikçe, bu dumanı tenimde duydukça yüreğim ferahlıyor, gönlüm genişliyor. Sanki sonsuz bir deryada yüzüyor gibi oluyorum. Dağların dumanını izliyorum.