Abazdağı yalnız. Hem de nasıl yalnız! Çok uzun zamandır ilk kez onu bir sonbahar deminde ziyaret ediyorum. Rüzgâr yaprakları havada uçururken öyle zannediyorum ki, ağaçlar ve orman "göç göç" diye inleyen bir kafileye dönüşüyor.
Orman bu mevsimde nasıl da gür! Bir şey yine o sessizliğin lisanıyla konuşuyor burada. Bu Abazdağı'nın sesi... Derenin çağıltısı, yağmurun sesi, ormanın uğultusu hepsi ama hepsi kendi hâlinde bir lisana bürünmüş Abazdağı'nın sesi ve o böyle konuşuyor bizimle.
Ormanların ve dağın üzerinden bir uğultu yükseliyor. Kargalar o garip sesleriyle ötelerden hep birlikte bağırıyorlar. Kuşların o güzelim daveti geliyor ormanlardan. Nedendir bilmiyorum, çok derin bir hüzün çökmüş Abazdağı'nın üzerine. Bu hüznü sadece bir mevsime bağlamak da bana kolaycılık gibi geliyor.
Bu kadar yaşanmışlık, bu kadar tecrübe sararmış yaprakların, bu uğuldayan ormanların, sessiz ve sakin bahçelerin üzerinde geziniyor adeta.
Çok derin bir hüzün hâli bu. Bu yüzden insan doğası çok çabuk bir biçimde sonbaharda tabiatla bütünleşiyor. İki hüzün deryası bu mevsimde bir araya geliyor. Sonra tabiattan yansıyan duygularımız gönlümüzü kaplıyor. Abazdağı'nda da böyle oluyor bu. Sonbahar bana burada daha derin, tefekkür dolu ve nasiplerle yüklü olarak geliyor. Çünkü bu dağlar, ormanlar, bahçeler büyüklerimin yaşadığı, düşündüğü, hayal kurduğu mekânlar. Burada büyüdüler, burada yaşadılar. Hüznü, sevinci, kederi, umudu burada tattılar.
Yaşanmış zamanlar geçti Abazdağı'nın başından. Kahramanı canımdan bir parça olan nice tecrübeler yaşandı burada. Nerede şimdi o insanlar ve yaşanmış onca şey?
Aslında hepsi bizde, gönlümüzde... Belki sonbahardaki bu hüzünlü hatırlayış aslında onca yaşanmışlığın ta kendisidir de biraz tefekkürle sakinleşip duruldukça anlıyoruz biz bunu. Mademki mayamız hüzünle karılmış, Abazdağı hem şu hazan mevsimi hem de kadim duygularımın yeri yurdu olması itibariyle bizlere hatırlatarak daima bir şeyler söylemeye devam ediyor. İyi ki de öyle yapıyor.
Abazdağı sevildikçe mazide derinleşen hatıraları, tecrübeleri ve onca yaşanmışlığı bize duyurmaya devam ediyor. Onun sonbaharı hatırlıyaşın en yoğun duyulduğu bir mevsimmiş de uzun yıllardan beri ilk defa hazan deminde ziyaret edebildiğim Abazdağı'nda anlıyorum bunu.