Yöneticiler açısından bakıldığında, kemikleşmiş tabanın sınırlarını zorlayan yepyeni toplumsal açılımlar yapmak gerektiğine inananlardanım..
Mesela bu anlamda ellerde çiçekler, o güne kadar muhafazakâr kesimin hiç girmedikleri mekânlara, arka sokaklardaki barlara, pavyonlara, meyhanelere, hattâ genelevlere gitmek, önlerine çıkan kadın, erkek, konsomatris, garson, barmen, tuvaletçi, kadın satıcısı, fahişe, her kim olursa olsun, tatlı dille, güler yüzle, ayrımcılık yapmadan insanımızı kucaklamalı.. Çünkü, memleketteki her toplumsal sınıfı sevgiyle kucaklamaya yönelik bu yaklaşımın olumlu rüzgârlarını günlük hayatımızda görmeye o kadar çok ihtiyacımız var ki!.
****
Türkiye'de son günlerde oluşturulmaya çalışılan ve Boğaziçi Üniversitesi olaylarıyla fitili ateşlenen kaos ortamının sonlandırılmasının en güzel yolu da sanırım insanımızı sevmek ve kucaklamaktan geçiyor..Bunu derken Boğaziçi Üniversitesinde LGBT’liler, DHKP-C militanlarını bile kucaklayalım demiyorum.. Bu bahsettiğim cinsi sapıklar ve teröristler de benim bu bakmamız gerektiği için açtığım pencereden bakmayı öğrenseler diyorum..
Zaten Boğaziçi Üniversitesinde, hiçbir talepleri olmadığı halde gerek Rektöre sırtını dönen akademisyenler, LGBT’liler ve DHKP-C’li teröristler ve Kabe’yi ayaklar altına alanların tümü Amerika’ya hizmet eden kölelerdir.
“Burası bizim, biz ancak kendimize benzeyenleri bu üniversitede barındırırız!” tezi ve diğer öğrencileri fişleme kafası tamamen Amerikan köleliğinin bir tezahürüdür!.
Bu üniversitede kaldırılan kazan, “istemezükçülerin ekmeğine yağ süren” hareketleri ikinci gezi olarak sokağa taşıma/taşırma gayretleri, “Erdoğan’ın istifası için kendimi yakarım!” diyecek kadar cahillikte zirve yapmış tutucu siyasetçilerin görüşü..Hepsi de Amerikan köleliğini kabulleniştir..
Önemli olan kim milletin ve devletin yanında kim karşısında?!.
****
Bunlar, kapatılan Refah Partisinden tutun da onların bir nevi devamı sayılan iktidar partisinin ve milliyetçi muhafazakar diğer partilerin siyasal görüşlerine ister katılın, isterse katılmayın, dâvâlarında son derece inançlı, kararlı ve namuslu adamlar demediler asla!.
Hep dışladılar, hep ötekeliştirdiler!. Bizi; hepimizi; tüm inananları öyle yapmadılar mı?!.
Tabii ki iktidarda olanların yakınlarına sokularak onlara zarar veren asalakları bir tarafa bırakacak olsak ben de böyle insanlardan Türkiye'ye bir zarar geleceğine inanmıyorum..
Bu müthiş toplumsal enerji boşa gitmemeli, Bilakis, belli bir süre dümende kalmaları Türkiye için hayırlı bile olabilir..O yüzden, tırı vırı yapmayı bırakın, biraz gerçekçi olun.. Bu toplumun kabullenmeyeceği cinsi sapıklığı yaşayacaksanız kendi içinizde yaşayın ama bunun propagandasını yapmayın!.
Türkiye’de açılan azınlık okullarını da yazacağım, bekleyin..
Hayırlı günler diliyorum..