Türkiye’de bir kesim, kendilerini tavizsiz Müslümanlar diye takdim ederek veya böyle bilerek eskiden beri Diyanet’i taviz vermekle, düzenin uydusu olmakla itham eder ve eleştirirler ama ara rejimlerde yuvalarına çekilip seslerini kısarlar, mevcut şartlarda olabildiği kadar din ve düşünce hürriyetinin bulunduğu zamanlarda ise kendilerinin de yapamayacakları şeyleri, bu hürriyeti sağlayan iktidarlardan ister, bıkıp usanmadan konjonktürel olarak yapılamayacak şeyleri iktidardan talep eder ve yapmadı, yapmıyor diye yıpratıcı propaganda yaparlar.
Ben 1970’li yıllarda Bolvadin İmam Hatip Lisesinde okurken ulusal bir gazetenin bölge temsilciliğini yaptım. Sonra İmam ve Hatiplik, fahri vaizlik, Müftü vekilliği, Hitabet ve Diksiyon Öğretmenliği ve DKD Uzmanlığı yaptım. Afyon İl Eğitim Merkezinde Afyon ve komşu illerde görev yapan İmam Hatip, Kur’an Kursu Öğreticiliği yapan beyefendi ve hanımefendi kardeşlerime kurslar ve seminerler verdim. Ayrıca yurt içi ve yurt dışında defalarca konferanslar verdim. Hutbelerimi, konu başlığına bağlı kalarak kendim hazırladım ve istediğimi söyledim.
Ucuz kahramanlık yoluyla bir yerlere tırmanmak istemeyenler, Diyanet yönünden bir engelle karşılaşmadılar, Diyanet de dini grupların kendilerini sınırladığı kadar kendini sınırladı ve asla düzene itaat edeceğim diye Allah’a âsi olmadı. Allah Teâlâ kullarını, güçlerinin üstünde bir fiil ile yükümlü tutmuyor, hikmeti emrediyor, fitneyi yasaklıyor; Diyanet de işte bu talimata göre hareket etti. Hâsılı elimizde vakfıyla beraber Diyanet gibi muazzam bir kurum var, bu kurum vasıtasıyla halkın sağlıklı İslâmlaşma yolunda adımlar atılıyor. İyi niyetli yaklaşım önemlidir. Eleştirmek kolay ve bu boş insanların işidir.
Bütün camilerde aynı hutbenin okunması Anayasanın DİB’na tevdi ettiği milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinmek görevi temeline dayanmaktadır.
Beni eleştirebilirsiniz ama bir şartla.!
Benim ayakkabılarımı giyerek geçtiğim tüm yollardan geçeceksiniz!.
Hayırlı cumalar diliyorum.
10 MAYIS 2024 CUMA