Şehitlik, Peygamberlikten sonraki en büyük manevi mertebedir. Şehitler, Allah’a cennet karşılığında; dinleri,vatanları,milletleri uğruna canlarını seve seve vermiş olan kutlu insanlardır. Yüce Allah Kur’an’da şehitler için şöyle diyor: ‘’Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz.’’ (Bakara 154) Bu ayet-i kerime, şehitlere “ölü” dememizi yasaklamakta ve onların ölü olmadıklarını beyan buyurmaktadır. Şehitler diğer ölüler gibi değildir, mahiyetini bilemediğimiz şekilde hayat sürmektedirler. Şehitlerin ölü olmayıp diri olduğu hakikati Al-i İmran suresinde de şöyle beyan buyrulmaktadır: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler zannetmeyin! Bilakis onlar diridirler; Rab’leri katında rızıklanırlar. Allah’ın fazlından verdiği nimetlerle mutludurlar. Ayrıca, henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiç bir korku ve keder bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.
Şehitler 1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana bu toprakların manevi bekçileridir. Türk Vatanının her karış toprağı şehitlerimizin mukaddes kanları ile sulanmıştır! Onun için Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’nda malumunuz şöyle diyordu:
‘’Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Diğer hiçbir dinde şehitlik kavramı yoktur. İslam Dini’nde şehadet mertebesi gıpta ile bakılan yüce bir mertebedir. Elbette her bir şehit acısı yüreğimize kor gibi düşer, ciğerimizi dağlar. Ateş düştüğü yeri yakar derler ya, şehit haberlerinde sadece düştüğü yeri değil, bütün milletin yüreğini yakıyor. Elbette ki ailelerin acısını, çektiklerini kimse yaşayamaz ama şehit dedi mi ülkede söz sükut eder, gözyaşları konuşmaya başlar.
Bu ülke, bu topraklar 1071 den bu yana şehitler veriyor, vermeye de son örnekte olduğu gibi devam ediyor. Selçuklu, Osmanlı derken Türkiye Cumhuriyeti’nde de İstiklal Savaşı ile birlikte birçok mücadelede şehitler verdik. Kore Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı, yaklaşık son 40 yılda hain bölücü terör karşısında vatanın bölünmez bütünlüğü uğrunda binlerce şehit verdik. 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı 256 şehit verdik. Zeytin Dalı Harekatı’nda, el Bab da, Afrin’de.. bölgeyi terörist unsurlardan temizlemek için şehitler verdik. Şehitler olmasaydı bu topraklar bize vatan olmazdı. Şehitlerimizin hakkını ne yaparsak yapalım ödeyemeyiz.
Terörü yok etmek için yaptığımız kararlı ve istikrarlı mücadele sonucu epeydir şehit vermezken ve millet olarak şehit haberi almazken yüreğimiz Batman’dan gelen haberle bir defa daha yandı. Başlarını, saklandıkları lağım çukurlarından ve domuz yuvası mağaralarından çıkarmaya cüret edemeyen, askerimizin karşısına çıkıp onlarla göğüs göğüse çarpışmaya gücü yetmeyen ve gözü kesmeyen alçaklar sürüsü ancak böyle tuzaklarla varlığını sürdürmeye çalışıyor. Eli kanlı katiller sürüsü, yedi vatan evladını hain tuzakla şehit ederken, beş vatan evladını da yaraladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Bu ülkeyi üç beş çapulcunun emellerine alet ettirmeyeceğiz.
Şehitlerimize Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar diliyorum. SİHA (Silahlı İnsansız Hava Aracı) ların kullanımının aktif başladığından beri sanırım ilk büyük saldırı. İHA ve SİHA ların terörle mücadelede katkısı büyük. Yalnız her şeyden önce Mehmetçiklerin mücadelesi ve varlığı teröristler için en caydırıcı unsur.
Şehitlerimizin kanı yerde kalmamalı ve teröre bin misliyle cevap verilmelidir. Bu vatanın manevi bekçileri olan Aziz Şehitlerimizin ruhu şad, mekanları cennet olsun. Milletimizin başı sağolsun. Rabbim böyle acıları bu millete yaşattırmasın..
Lokman ÖZKUL
Eğitimci-Yazar