Anasayfa
  • Afyon Haber
  • Afyon İş İlanları
  • Gündem
  • Asayiş
  • Siyaset
  • Spor
  • Ekonomi
  • Son Depremler İslam Sağlık Dünya Bölge Türkiye Magazin Eğitim Sanat Alışveriş Vefatlarımız
  • Ara
SON DAKİKA:
15:27
Afyonkarahisar'da Yıldız ve Çangal Ailelerinin Acı Günü
02:24
Sandıklı'da Belediye Başkanları Bir Araya Geldi
02:22
Şuhut'ta Kayıp Alarmı: Hasan Bekir Aranıyor
01:51
Afyonkarahisar Hangi İlden Ayrıldı? İşte Şehrin Özerklik Hikâyesi
01:48
Çiftçilere Müjde: Destekleme Ödemeleri Yolda!
01:34
Başmakçı'da Belediye Meclis Üyesi Hayatını Kaybetti
01:02
Frig Vadisi'nde Ekin Uzunlar Rüzgarı Esti!
01:01
Afyonkarahisar Emniyet Müdürlüğü, sokak satıcılarına darbe vurdu
00:45
Afyonkarahisar'da Fırtına Alarmı: Tedbirli Olun!
00:45
Afyon’un Gençleri GençFest İçin İstanbul’a Yola Çıktı
Foto Galeri Yazarlar
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Lokman ÖZKUL
  3. KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM
18 Nisan 2025 - 18:09

KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM

18 Nisan 2025 - 18:09
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM
Lokman ÖZKUL
KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM

Gönül dağı dizisinde görüyoruz, çok sevdiği eşini kaybetmesinden dolayı, kulübesinin içine yaptığı mezarına kalburuyla güneş toplayan bir divane, meczup var, Selma’nın babası, Ciritçi Abdullah’ın ifadesiyle de muhterem. Dizide kalp gözü açık birisi olarak gözüküyor, olayların iç yüzünü de kalp gözüyle görebilen bir muhterem zat. Güneş toplayan adamın asılhikayesi nedir, gelin şimdi ona bakalım:

Osmanlı’nın Bulgaristan’da hakimiyetini sürdürdüğü son dönemler olan 1800’lü yıllarda geçen hikayeye göre; o dönem Osmanlı toprağı olan Bulgaristan’ın Tırnova şehrinde yaşayan bir aile vardır. Dizide geçen kalburla güneş toplayan adamın gerçek hikâyesi de işte burada yaşanmıştır.

Mehmet ve Fatme, Tırnova şehrinin kırsal kesimlerinde çiftçilik yapmakta olan Müslüman bir ailedir. Evliliklerinin üzerinden 10 yıl geçmiş ama halen çocukları olmamıştır.  Mehmet ve Fatme birbirlerini o kadar çok sevmişlerdir ki, hikayelerde anlatılan aşklar bu ikisi için basit kalabilecek bir seviyededir. Fakat Fatme’nin o dönemlerde çaresi olmayan bir hastalığa yakalanması ile bu büyük aşk gölgelenmiş, Mehmet ile Fatme’nin sevgilerini doya doya yaşamalarına fırsat kalmamıştır.

O bölgede yaşayan herkes neredeyse istisnasız bu hikâyeyi dedelerinden ve ninelerinden dinlemişlerdir.  Birbirlerini büyük bir aşkla seven Mehmet ve Fatme’nin imtihanı da çok büyük olmuştur. Fatme evliliklerinin onuncu yılında hastalığından ötürü iki gözünü de kaybetmiştir.

Mehmet onun gözlerini açtırabilmek için her yolu denemiş hatta elinde ne var ne yoksa bu uğurda satarak harcamıştır. Gitmediği doktor, çalmadığı şifacı kapısı kalmamıştır, ama olumlu bir sonuç alamamışlardır. Mehmet ise Fatme’sini kurtarmak için ellerinde avuçlarında olan her şeyi satar ve o dönem Osmanlı'nın başkenti olan İstanbul'a büyük hekimlere götürmek için yola revan olurlar. İstanbul’un hekimlerinin karısının gözlerini açacağı umuduyla yola çıkarken ise başına geleceklerden habersizdir.Mehmet ve Fatme’nin İstanbul yolculuğu tam bir yıl sürer. Gitmedik doktor, uygulanmadık şifacı ilacı bırakmazlar. Ellerinde avuçlarında olanı tüketince de gerisin geriye memleketleri Tırnova’ya dönmeye karar verirler. O dönem şartlarında yolculuk yapmak hiç kolay değildir.  İstanbul Tırnova arası yaklaşık 500 Km’dir. Yola çıktıktan kısa bir süre sonra ise Fatme’nin rahatsızlığı iyice artar ve artık onun için yaşadığı sancılar dayanılmaz hal almaya başlamıştır. Fatme yolculuğun sonuna doğru çok sevdiği eşi Mehmet’in kolları arasında hayata gözlerini yumar.  O an her şeyini kaybeden Mehmet ise eşine tekrar güneşi gösteremediği, o güzel gözlerine bakamadığı için suçlu hisseder kendisini.  Mehmet ve Fatme’nin beraber yolculuk yaptığı kafile, Tırnova’ya yakın bir yerde mola verir mecburen.  Vefat eden Fatme’yi defin ederler oraya.  Yıkanır, kefenlenir ve bir kabre konulur.  Aslında Fatme ile beraber Mehmet’ de o kabre konulmuştur. Kafile tüm uğraşlara rağmen Mehmet’i kabrin başından ayırmayı başaramazlar. Mehmet’i kabrin başında bırakıp yollarına devam etmek zorunda kalırlar.

Mehmet ise eşi Fatme’nin kabrinin yanına bir kabir daha kazar ve o kabirde yatmaya başlar. Eşinin ebedi âleme göçüşünden sonra onun için artık hayatın bir anlamı kalmamıştır. Bir süre sonra taşlardan ve ağaç parçalarından bir baraka yapar ve orada yaşamaya başlar. İşte diziye de konu olan bölüm bundan sonra başlar. Bir gün bir yolcu grubu şehre uğrar. Uzaklardan gelen bu yolcu grubu yolda gördükleri bir olayı anlattıklarında kimse buna inanamaz.  Yolcu grubunun anlattığı adam, hasta karısı ile birlikte yıllar önce şehirden ayrılan Mehmet’tir. Şehirden hemen birkaç atlı tarif edilen yere varırlar. Gittiklerinde de gerçekten o adamın Mehmet olduğunu görürler ve uzaktan onu izlemeye başlarlar.

Adam elinde bir kalburla yıkık dökük bir kulübeye güneş taşımaya çalışmaktadır.

Adamı kısa bir süre izleyenler sonrasında yanına giderler, ama adam hiç birisini tanımaz. Adam için her şey silinmiştir, zaman donmuştur.

 Kulübenin içine baktıklarında biri dolu diğeri boş iki kabir görürler.

 Boş olanı kendisi için hazırladığı her halinden bellidir.

Şehre dönmek için ikna etmeye çalışsalar da, Mehmet dönmeyi kabul etmez.

 “Tuttum seni, attım içeri, tuttum seni attım içeri…” sözünden başka bir şey söylemez. Gelenlere göre adam aklını yitirmiştir.

Ama adamın tüm dünya hırkalarını çıkarıp derviş olduğunu kimse düşünmez.

Kalburla güneş toplayan bu meczup adamın köylüleri elleri boş geri dönerler, ancak aralarında da karar verirler.

Her hafta bir kişi bu adama azık götürecektir. Bu sayede her hafta adama bir kişi yemek götürmeye başlar. Adam azığı getiren herkese tek bir soru sorar.  ”Bu azığı kim gönderdi”

Karşısında ki kişi, azığı getiren bir isim yani Ali, Ahmet gibi isimler söylerse bu azığı kabul etmez geri gönderir.

Bir gün kalburla güneş toplayan adamın azığını köyün imamı götürmeye karar verir ve o gün adamla alakalı tüm gerçeklik ortaya çıkar.

İmam efendi adamın yanına vardığında adam yine kalburla güneş toplamaktadır, ‘tuttum seni attım içeri’ diye diye.

Selam verir ve azık getirdiğini söyler.

Meczup adam diğerlerine sorduğu soruyu bu sefer imama sorar ve “Bu azığı kim gönderdi” der.

İmam efendi “Allah! Senin, benim dahi her şeyin sahibi olan Allah gönderdi” der.

Adam anca şimdi kabul eder azığı.

 İmam da şehre döndüğünde yaşadıklarını tüm ahaliye olduğu gibi anlatır.

Adama bir daha gideceklerin de vermesi gereken cevap ise artık bellidir.

Ama insanların gözünde artık o bir deli değil velidir.

Bir süre bu şekilde devam eder ve şehirden her hafta bir kişi meczup adama azık götürür.

Sıra yine imama geldiğinde imam azığını alır ve yola koyulur.  Kulübeye geldiğinde ise kalburla güneş toplayan adam kulübenin önünde yoktur. Çevreye bakar ve dervişi arasa da bulamaz ve kulübeye girer.  Hani kulübenin içinde biri boş diğeri dolu iki kabir vardı ya artı o boş kabir de dolmuştur. Derviş ruhunu hakka teslim etmiş, çok sevdiğine kavuşmuştur. Sevdiklerimizin kıymeti onları kaybetmeden bilelim..

Lokman ÖZKUL- Eğitimci-Yazar

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • FUTBOLDA LAMİNE YAMAL ÖRNEĞİ - 14 Mart 2025
  • HAKLI OLMAK YA DA OLMAMAK - 20 Şubat 2025
  • İNCİR KURUSU - 07 Ocak 2025
  • BİR ZAMANLAR NEYDİK NE OLDUK - 26 Ekim 2024
  • KABAĞIN DA BİR SAHİBİ VAR - 12 Eylül 2024
  • Köyden İndim Şehire - 17 Mayıs 2024
  • Her Kula Helal, Müslüman'a Haram - 06 Mart 2024
  • Dünyayı İyilik Kurtaracak - 08 Şubat 2024
  • Epstein Skandalı - 12 Ocak 2024
  • Büyükekşi ve İbanoğlu İstifa - 13 Aralık 2023
  • Futbol Dünyasının Saadet Zinciri - 02 Aralık 2023
  • Neşe Öğretmen - 27 Kasım 2023
  • Kral Çıplak - 07 Ekim 2023
  • Mucize Var mı? - 29 Eylül 2023
  • Palavra Palavra - 24 Ağustos 2023
  • Teknoloji mi Doğallık mı? - 14 Haziran 2023
  • Lokman Özkul yazdı: Öğrenci, Lokantacı ve Az Kuru! - 14 Nisan 2023
  • Depremden sonra - 30 Mart 2023
  • Yaşarken Kıymetlerini Bilelim - 12 Ocak 2023
  • Sana Gelir! - 08 Aralık 2022
  • 1
  • 2
  • 3
Köşe Yazarları
 Şaban Öztürk
Şaban Öztürk
İT İZİ AT İZİNE KARIŞMIŞ.!
Yasin Şen
Yasin Şen
BİR GÜNÜN SONUNDA
MUTLULUK: HAYATIN EN GÜZEL HİSSİ
Yalçın Sevim
MUTLULUK: HAYATIN EN GÜZEL HİSSİ
KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM
Lokman ÖZKUL
KALBURUYLA GÜNEŞ TOPLAYAN ADAM
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
VİCDANIN YÜKSELİŞİ
Mustafa ŞENGÜL
Mustafa ŞENGÜL
Verilen Sözler, Beklenen Gerçekler: Afyonspor'un Geleceği ve Burcu Köksal'ın Sınavı
Çok Okunan Haberler
Afyonkarahisar'ın sevilen esnaflarından Alim Yılmaz vefat etti
Afyonkarahisar'ın sevilen esnaflarından Alim Yılmaz vefat etti
Afyonkarahisar'da Taşpınar Ailesinin Acı Günü
Afyonkarahisar'da Taşpınar Ailesinin Acı Günü
Afyonkarahisar'da Güngör, Öksüz ve Altun Ailelerinin Acı Günü
Afyonkarahisar'da Güngör, Öksüz ve Altun Ailelerinin Acı Günü
Afyonkarahisar'da Kardeş Kavgası Kanlı Bitti: 3 Yaralı, 1 Gözaltı
Afyonkarahisar'da Kardeş Kavgası Kanlı Bitti: 3 Yaralı, 1 Gözaltı
Afyon Cenaze İlanları: 10 Mayıs 2025
Afyon Cenaze İlanları: 10 Mayıs 2025
Afyonkarahisar'da Feci Kaza: Polis Memuru Trafik Kazasında Hayatını Kaybetti
Afyonkarahisar'da Feci Kaza: Polis Memuru Trafik Kazasında Hayatını...
Ana Sayfa
Afyon Haber
Afyon İş İlanları
Gündem
Asayiş
Siyaset
Spor
Ekonomi
Son Depremler
İslam
Sağlık
Dünya
Bölge
Türkiye
Magazin
Eğitim
Sanat
Alışveriş
Vefatlarımız
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Biyografiler
Günün Haberleri
Arşiv
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Asayiş
  • Bölge
  • Dünya
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Gündem
  • Sağlık
  • Sanat
  • Siyaset
  • Spor
  • Türkiye
  • Vefatlarımız
  • Foto Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri
Google Play
ücretsiz indirin

  • Rss
  • Sitene Ekle
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
  • Hakkımızda

Son dakika Afyon haberlerini doğru, güvenilir ve tarafsız gazetenizde takip edin, Afyon gündeminden haberiniz olsun. Afyon Kent Haber'in tüm hakları saklıdır.

Yazılım: Tumeva Bilişim

AfyonketnHaber