Türk milleti olarak dizi tutkunu olduk. Yaz dizileri dedik ama normalde sezon dizileri de başladı, onların da önemli bir kısmının bu yaz dizilerinden farkı yok. Özellikle yaz dizisi dememin kastı, daha ziyade gençliğe; yasak aşkları, yarı çıplaklığı, entrikaları, evlilik dışı birlikte yaşamaları meşru göstermeler, yalanı sevimli gösterme gibi.. nedenlerle, zaten düşüşte olan ahlaki durumlara önemli bir darbe de o cenahtan geliyor.
Kumanda dediğimiz sihirli aletle, zapping yapıp kanal değiştirirken, bu dizişlewrle karşılaşabiliyoruz. Çok kısa görüntü de görmüş olsak, oradaki olumsuzluklar hemen göze çarpıyor. Özellikle bu sene sanki bir merkezden ayarlanmış kumanda ediliyormuşcasına, dizilerdeki genç kızların göbek kısımlarını açık bıraktıran elbiseler giydiriyorlar. Normal hayatte olduğunda; yaşam biçimi, onların kıyafet tercihi der saygı duyarız lakin tv ekranlarından milyonlarca genci , insanlarımızı etkileyen durumlarda tepkimizi koymak da en doğal hakkımız. Doğal olarak ta dizilerin toplumda bir yansıması oluyor. Bu dizileri izleyen ve oradaki dizi karakterlerinin hayranı olan gençler, onların giyinme biçimlerini kendilerine örnek alıyor. Bu bir nedeni ,asıl sıkıntı, gençleri evlilik dışı yaşam biçimlerine yönlendirmeler, aynı evi paylaştırmalar, flörtü olmazsa olmaz göstermeler, büyüklerin de bu olumsuzlukları normal görmesi gibi durumlar, toplumda kötü örneklere be yönlendirmelere neden oluyor. Bizim insanımız dizilerden çok kolay etkileniyor, dizide ölen karakterler için taziye mesajı yayınlandı gaszetelerde, gıyabi cenaze namazı kılındı, kötü adam rollerini oynayanlar, dizinin hayranları tarafından tartaklandı, daha neler neler..
Gerçi diyeceksiniz, Dallas’la başlayan, Yalan Rüzgarı ile devam eden dizilerden ne bekleyeceksiniz. Aşk-ı Memnu’lar, Yasak Elma’lar, Çatı Katı Aşk’lar,
Sen Çal Kapımı’lar, mafyayı özendiren çukur gibi diziler, saymakla bitiremeyiz yeni sezon dizileri ile birlikte..
Yaz aşkı adı altında her türlü iğrençliğin mevcut olduğu, gençleri olmayacak şekilde giydirip, lüks arabalar, lüks evlerle dolu şatafatlı yaşamın özendirildiği ahlak çukuru diziler..
Hangi aile öyle yaşıyor, hangimiz bu şekildeyiz, toplumun yüzde kaçı şatafatlı evlerde yaşıyor, milyonluk arabalara biniyor. En fazla yüzde beşi. Bunların hitap ettiği kesim de geri kalan yüzde 95 lik kesim. Dizilerde oynayan aktör ve aktrisler bile kendi oynadıkları dizileri seyretmiyor, çünkü onlar da kaymak tabakanın içinde.
Bir insanın taşıdığı ahlak, sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir.
Artık yengesine aşık olan, çocuğunun arkadaşına göz koyan, evlileri ayırmaya çalışan kötü kadın rollerini, üçlü saçma aşk üçgenlerini izleyiciler olarak ekranlarda görmek istemiyoruz, bizim milletimize bu süfli duygularla dolu dizileri seyrettirmek çok büyük bir haksızlık ve saygısızlıktır.
Gelenek ,görenek ve inancımıza aykırı ve bilinç altına bu aykırı durumu yerleştirerek bu aykırılığı yavaş yavaş topluma aşılayan bu tarz dizilere bir son verilmeli, Radyo Televizyon Üst Kurul’u bu konu ile ilgili gerekeni yapmalı, vatandaşlar olarak biz de rahatsızlığımızı üst kurula ve yetkili yerlere iletmeliyiz.
Tabii bunun yanında izlenebilecek diziler de var. Tarihimizi yansıtan; Diriliş Ertuğrul’un devamı Kuruluş Osman, Uyanış Büyük Selçuklu, Payitaht Abdülhamid Han ve Savaşçı gibi.. diziler..
Bir sorunu ortaya koyduğumuzda çözüm önerisini de getirmek gerekir, yukarıdaki öneriler de dizi izlemek isteyenler için bizim çözüm önerimiz. Asıl önerimiz de kitap okumak. Bir roman okuduğunuzda bir dizinin bir sezonunu bile kısa sürede bitirmiş olursunuz, kendinizi ayrı bir dünyanın içinde bulursunuz lakin kitap seçiminde de dikkatli olmak gerekir.
Yazımı Üstad Cemil Meriç’in bir sözüyle tamamlayayım:
"Tam bir kaçıştır televizyon. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa açılan bir kapı. Bu korkunç tiryakilik, kurbanını Batılılaştırmaz, batırır."
Lokman ÖZKUL - Eğitimci-Yazar