Bolu yazın sonu sonbaharın başlangıcı itibariyle onca güzelliğini gizliyor gözlerden. Baharda topraktan, gökten, havadan, ormanlardan, akarsulardan, göllerden ve sayıya hesaba gelmez canlıdan yansıyan güzelliğin yerini insanı tefekküre sevk eden bir sakinlik alıyor bu mevsimde. Bolu böyle de güzel, böyle de derin... Fakat bu sararmış otlarla kaplı upuzun mesafelerin, kendi içinde rengarenk güzelikleri, çiçekleri, yeşilliği yeni bir bahar için sakladığını, vakti zamanı gelince bunların bir bir yeryüzüne doğacağını düşünmek çok güzel bir his.
Bir de her türden görüntünün dur durak bilmeden bu varlık sahasından hızla akıp gittiğini düşünüyorum bunları tefekkür ederken. Bolu uzayıp giden mesafeler içinde bu sefer de onca düşüncenin ve duygunun yeri yurdu olmaya başlıyor.
Bolu'yu böyle sevmek de güzel. Bu güzel memleketin sıcaklığını, samimiyetini ve sevgisini gönlümde duyuyorum bu sayede. Mevsimlerin geçişlerini izlerken onca duygu ve düşüncenin kalbime dolması, zihnimin bununla meşgul olması hayatın asıl maksadına bizi biraz daha yaklaştırıyor gibi geliyor bana. Öyle ya, bu yaşanmışlıktan geriye kalanlar düşünce, duygu ve tecrübe dediğimiz şeyler değil midir!
Bu bakımdan Bolu'nun tefekkürü sevenlere eşsiz bir iklim sunduğunu düşünüyorum. İnsan burada kendi özüyle çok güçlü bir bağ kurabiliyor. Belki daha çok kendisi oluyor.
Mevsim değişiyor. Vakitler geçiyor. Yeni bir zamana uyanıyor insanlık. Varlığın acelesi varmış gibi... Bu sonbaharda Bolu'nun güzellikleri içinde değişen zamanı, bununla beraber bizi bekleyen onca güzelliği hayal ediyorum