İzlemek, izleyebilmek büyük bir güçtür. Kendimiz başta olmak üzere etrafı, insanları, olay ve durumları yargılamadan ve anlayarak seyredebilmek oldukça önemlidir. Bu zor bir şeydir. Ancak gerçekten güçlü olan insanlar elden bir şey gelmeyince olan biteni mümkün olduğu kadar izlemede kalabilenlerdir.
Gün içinde nice duygu, düşünce geçip gidiyor bizden. İnsan hesaba gelmez duygu ve düşüncelerin aktığı bir ırmak yatağı gibidir. İçlerine dalsak kaybolup gitmek işten bile değildir. Birçok insanda da bu böyle olur.
Bir zaman sonra hiç önem bile vermeyeceği düşünceler, vehimler şüpheler endişeler ve tereddütler insanı istila eder gün içinde. Bu durumda iki şey insana perişanlık verir. Birisi hayatın amacının ne olduğunun pek sorgulanmamış olması, ikincisi ise insan yaşamının sonsuz olduğu vehmi. Bunlar bize insana uğrayan olumsuz duygu ve düşüncelerin her zaman gerçekmiş olduğu vehmini verir. Gide gide bunların rüzgarına kapılıp gideriz. Bir zaman sonra kontrolü ele alamazsak hâl müşkül olur.
Halbuki izlemek bir insanı pişman olacağı hâllerden ve durumlardan daima korur. Bunu başarmak zor olsa bile huzurlu bir ömür için bundan başka bir çıkar yolu da pek gözükmüyor.










