Şu insanoğlu nelerin üstesinden gelmiyor! Yoruluyor, yıpranıyor; doğuyor, ölüyor… Yolculuk biteviye devam ediyor. Bir tecrübe için oluyor bunlar. İçimizdeki acıların neye tekabül ettiğini anlamak, hissetmek güç. Ancak buna rağmen sevmek, susabilmek, acıyı göğüsledikten sonra onu sindirebilmek asla kolay bir şey değil.
Bu insan, sıradan görünen yaşamı boyunca çok şeyler başarmıştır, başarmaktadır. Bunların çoğu ifadeye ve söze gelmez, yazıya dökülmez. Onca kötülüğe rağmen iyi kalabilmiş bir insan sessiz sedasız bir destan yaşar. Onu birileri alkışlamaz, ödüllendirmez ancak İlâhî sistem niyetine göre onu asla eli boş çevirmez. Çünkü her şey gibi insan hayatını da çalışmak dediğimiz kavram şekillendirir.
Sabırlı bir insan acıyı bal ederken nice acılar çeker. Gönlü yorulur, hevesleri gider. Canı çoğu vakit hiçbir şey yapmak istemez. Maddi şeyler bu hayatta çok çile çekmiş bir insanı tatmin etmez. Elbette yine her biri şükre vesiledir. Ancak bu dünyanın acımasız yönü ona gösterildiği için insan kolay kolay dünya zevklerine bir daha tutunamaz. İnsan yaşadığı şeylerle böylece kemale erer. Gerçekten kâmil birinin ise bu dünyada maddi bir amacı yoktur. Çekilen acılar, dökülen gözyaşlarıyla bunlar teker teker anlamını yitirmiştir.
Sonuç olarak dünya sadece maddede devretmez. O manâ olarak da hem kendini hem de insanı hâlden hâle dönüştürür.










