Yedigöller benim dâimâ gönlüme dolan bir yer oldu. Hayatımın en derin mutluluklarından bir kısmını burada yaşarım. Yedigöller bu bakımdan insana sunulmuş bir mücevher gibidir.
Sesten ve muhteşem bir güzellikten doğan duygular, tertemiz hisler yüreğimi yıkayan bir huzur hâline sevk eder beni. Bir dinginlik, bir sakinlik hâli kuşatır kalbi.
Burada sessiz sakin ve huzurla geçirdiğim vakitler bana yaşamayı istediğim her türden duyguyu tattırır. Sanki vicdana çok uygun, manen besleyici bir zamana geçiş yaparım. Bu tecrübe sayesinde yılın belli vakitlerinde buraya gelmek bende karşı koyamadığım bir arzu hâline geldi. Gönlüme ne zaman Yedigöller'e gitme arzusu gelse yola çıkarım.
Bu muhteşem güzellik, doğadan yükselen o güzelim sesler, beni dâimâ tefekküre sevk eden tabiat ve alabildiğine her yeri kuşatan ağaçlar... Elbette gölleri birbirine bağlayan ve çağlayan suları da unutmamak gerekir. İnsan ne yana baksa yeryüzüne ihsan edilen bir güzellikle karşılaşır burada.
Her gidişimde gönlümü besleyen, bana harikulade zamanlar yaşatan Yedigöller bende meydana getirdiği tesirlerle gönlümde dolu dizgin bir ilhamın doğmasına da meydan verir. Artık o gün onu ve güzelliklerini yazmak gerekir. Kendimi bir gül dalına konmuş bir bülbül gibi hissederim. O kendi güzelliğini sergiledikçe benim de içim ferahlar ve kalbim o gün sevgiyle, muhabbetle ve yaşama duygusuyla dolar. Yedigöller kalbime dolan bu sevgide, bu yaşama arzusundadır.