Ankara'nın ne çok hakkı vardır üzerimde. Ben bu şehrin nimetlerinden alabildiğine faydalandım. Üniversiteyi burada okudum. Yüksek lisans ve doktora eğitimimi burada aldım. Şehrin nimetlerinden, kütüphanelerinden, sahaflarından bol bol istifade ettim. Burada çok kıymetli tanıdıklarım oldu. Dostlarım oldu, hocalarım oldu.
Ankara'nın hakkını nasıl öderim, bilmiyorum. Bazen yorulduğum, gurbetin beni zorladığı ve bunaldığım zamanlar olmuştur. Böyle vakitler Ankara'ya haksızlık ettiğimi biliyorum. Hâlen sıcakta uzun uzun caddelerde, yollarda yürümek bana zor geliyor. Ankara'nın kalabalığı beni ürkütüyor, hep bir yerlere yetişme endişesi içinde yaşayan insanların hâli beni tedirgin ediyor. Fakat Ankara bu demek değil.
Ankara ülkemin başkenti, Hacı Bayram Veli pirimizin yaşadığı yer, Milli Mücadele kahramanlarının ve Atatürk'ün bir kutlu savaşı başarıya kavuşturduğu bir merkez. Ankara daha ifadeye bürünmeyen ne çok güzelliğe ve özelliğe sahip!
Ben Ankara'nın derinliğini ve güzelliğini ondaki heyecanda aramak gerektiğini düşünüyorum. Ankara bu heyecanı daima koruyan bir şehir. Onu yücelten ve perişan eden de bu. Fakat şehrin hızı ve hayatın dur durak bilmeyen akışı ondaki nimetleri görmemize engel olmamalı.
Biz şunu çok isteriz ki, şehri rahatlatan ve onda yaşamayı dâimâ mümkün kılan şeylerle Ankara güzelleşsin. Mesela yeşilliği daha bol olsun, caddelerinde ve sokaklarında çeşmeleri aksın şırıl şırıl. Kontrolsüz göçler bitsin ve Ankara'nın yükü hafiflesin. İnsan Ankara'da yaşamanın tadına varsın. Ankara, meşguliyetin çokluğundan unuttuğu her türlü güzelliğine yeniden dönsün.