Eskiden beri dini, beşeri ve toplumsal gelişme ve ilerlemenin önünde engel kabul eden çevrelerin var olduğu bilinmektedir. Aydınların din kurumlarına bakışlarını, etkisi altında kaldıkları materyalist-pozitivist felsefeler belirlemiş, bilim karşısında artık dinin hiçbir geçerliliği kalmadığı inancıyla artık modern dinin bilim olduğu ifade edilmiştir. İnsanlık tarihine bakıldığında dinin insanların medenileşmesi, gelişip ilerlemesinde oldukça hayati bir yere ve öneme sahip olduğunu görmek mümkündür. Peygamberlerin gönderilmesiyle birlikte içinde bulundukları toplumların kısa bir zaman içinde sapkın inanç ve uygulamaları terk ettikleri, sosyal, beşeri ve ahlaki anlamda üstün duruma geçtikleri görülür. İnsanlık tarihi doğru bir şekilde incelendiğinde bu gerçek açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
****
Bununla birlikte genellikle dini ya da dindarları gericilikle suçlayan çevrelerin çoğu zaman suçladıkları kişilerin 'geriliklerinden' daha da geri ve bağnaz bir şekilde insanların inançlarına, kılık-kıyafetlerine ve yaşam şekline müdahalede bulundukları ve sadece kendileri gibi olan insanlara yaşam hakkı tanıdıkları, kendileri gibi olmayan kişileri ise aşağıladıkları görülür. Bu tip insanların ilerici olmaktan anladıkları insanların özgür bir şekilde inanma ve giyinme haklarını ellerinden almaya ve tek tip insan modeli oluşturmaya yönelik bir dönüşümdür. YTÜ Öğretim (!) üyesi Uğur Kutay gibi hadsiz, “dinsiz” sözüm ona bilim (!) adamı (bana göre film adamı) kılıklı “soytarılar çıkıp hem Peygamber Efendimize hakaret ediyor ve kendilerinin “ilerici”(!) olduklarını iddia ediyorlar. İşte bu materyalist “maymunlara” göre din ilerlemeye engel miş(!). Halbuki tarih sahnesinin defalarca açılıp kapanan perdeleri, bu oyunun hiçbir bölümünün insanların çoğunluğu tarafından itibar görmediğini açık bir şekilde gözler önüne sermiştir. Hayırlı cumalar diliyorum..