Üç günlük dünya hayatını hem kendine hem ailesine zehir eden insanlar var.! Beş yıl morgda görev yapan bir arkadaşın anlattıklarını paylaşmak istiyorum: Binlerce cansız beden görmüş. Trafik kazaları, intiharlar, cinayetler.! Ona sordum: “Seni en çok etkileyen ne oldu?”
“Yaralar değil,” dedi. “Hep sıradan olanlar aklımda kalıyor.”
25 yaşında genç bir kız. Hiçbir yarası yok, sanki uyuyor. Yanında küçük bir not: “Anne, affet.!”
40 yaşında takım elbiseli bir adam. Cebinde kızının fotoğrafı: “Dünyanın en iyi babası.” Spor salonunda spor yaparken kalp krizi geçirmiş! Yaşlı bir kadın.. Ellerinde kırışıklıklar, tırnaklarında torununun bir gün önce yaptığı desenli manikür.
25 yaşında bir delikanlı.. Çantasında ders kitapları ve kız arkadaşına alınmış bir yüzük.! Evlilik teklif etmeye hazırlanıyordu.. Hepsinin ortak noktası neydi? Planları vardı..
Sinema biletleri, yarım kalmış mesajlar, “ekmek, süt, doğum günü için çiçek” yazan alışveriş listeleri..Arkadaşım dedi ki: “Zamanla bedenlere alışırsın
ama yarım kalan hayatlara asla alışamazsın.. O an anlıyorsun ki yaşamla ölüm arasında sadece bir nefes var.” Ölüm haber vermez. Sıradan bir günün, sıradan planların tam ortasında gelir.! Ansızın geliverir.! O yüzden ben her sabah kendime sorarım:
Ya bugün son günümse?! Kimi kırdık?! Kimi incittik?! Hangi adımı erteledim..Ve en önemlisi döneceğimiz ebedi hayata, alemleri yaratan Yüce Rabbimize olan kulluk borcumuzu ne kadar ödeyebildik?! Mevlâm cümlemizi salih âmel üzere yaşayıp, kâmil bir mümin olarak son nefesimizi vermeyi nasib eylesin..Taziye evine gittik..Avukat olan oğlu da gelmişti İstanbul'dan..Kızı da doktor muş. O, cenazeye yetişememiş ama sonradan gelmiş..Avukat oğlanın dediğine göre yurt dışında görev yapan bir oğlu daha varmış, bulunduğu ülkede uçak ayarlayamamış, gelemeyecekmiş..! “Nasıl yollar?” dedi damat oğluna..Valla arabaya yol dayanmıyor dedi..! Lastikler kış lastiği idi bastım geldim..
Kar kış çok ama yollar açık dedi..
Saçlar sarıya boyanmış birkaç kadın girdi odaya, çay getirdi..
Rahmetliden konuşan, bahseden hiç kimse yoktu..! Evden, arabadan, menkulden, arsadan, borsadan, ekonomiden konuşuldu da konuşuldu..! ''Çok bekledi ama sizi rahmetli'' dedi bir başka yaşlı amca..Bir anda buz gibi hava esti odada.. “Ne yapacaksın” dedi damat, herkes kendi hayatında..! “Öyle yatalak falan da değildi, iyiydi kayınbabam ama dert varmış anlayamadık” diye cevap verdi..!
''Bizim için çok mücadele verdi'' dedi avukat olan oğlu..Ablamı, beni, abimi iyi yetiştirdi diye anlattı..! Herkes bir şey konuşuyor ama kimse bir Fatiha okuyalım demiyordu..! Demek ki yaşarken evde olmayan öldükten sonra da olmuyordu..! İnsanlık bizde kalsın diyerek çektim besmeleyi, okudum üç İhlas, bir Fatiha..Avukatın, doktorun, damadın, gelemeyen oğlanın ruhuna okudum hem de.! Nasıl olsa giden gitmiş gittiği yere..
Sağken önden ne göndermişse göndermiş.! Sona kalan dona kalır.! Arkamdan çocuklar hayır yaparlar benim adıma diye beklersen, daha çok beklersin.! Arkandan küfretmesinler de sen ona şükret.! Amellerini de götürmüş, evinde dert edeni dua edeni yoktu..! Sürekli dünya konuşulan ölü evinde..! Demek ki giden için tasa edecek bir şey yoktu.. Rahmetli de yaşarken hep oğlan avukat, kız doktor, diğer oğlum konsolos diye anlatır, çocuklarının meslekleri ile övünürdü..! Allah cc ne istedi ise vermiş..Her şeyleri vardı ama geride Fatiha okuyacak Ayşe’ler Fatma’lar, Fatih’ler Mehmet’ler yoktu..! Rahmet dileyip sabır dileyip çıktık evden..Bir Fatiha da sokağa okudum yüksek binaların duvarlarına üfledim ve yürüdüm dünyanın üstüne üstüne.! Arkamızdan bir Fatiha okuyacak evlat nasip etsin Mevlâm bizlere inşaallah..!
Hayırlı günler diliyorum.
06 EKİM 2025 PAZARTESİ










