İnsanın kendini kandırma, yaptıklarını meşrulaştırma ve sonuçta kendini aklama konusundaki gerekçe ve bahaneleri hiç bitmez. Ama bunlardan muhtemelen en garip olanı halk arasında yaygın bir söylem olan "Allah sevenleri affeder" inancıdır. İzlenen dizi ve filmlerdeki yasak aşkların insanların kanını kaynatması, heyecan içinde yapılan kaçamakların ahlaksızlık olarak değil de tutkulu bir aşkın masum belirtileri olarak görülmesi kabul edilebilir değildir. İnsanların romantizm başlığı altında Allah'ın sınırlarının dışına çıkmaları kendilerini kandırmak için buldukları bir kılıftan ibarettir. Hiçbir aşk insanın yaptığı gayrimeşru bir şeyi meşru kılamaz. Bununla birlikte sevginin Allah katında kutsal olduğu ya da sevdiği için ölümü dahi göze almanın aşkın büyüklüğünün göstergesi olarak algılandığı da görülür. Kimi insanlar tutkulu aşkları sebebiyle sevdiği için ya da yaşadığı yasak ilişki uğruna cehennemde yanmayı ya da uğruna ölmeyi göze aldıklarını ifade ederler. Bu, cahilliğin ve samimiyetsizliğin son noktasıdır.
Bu gibi iddialarda bulunan, ancak ufacık bir zorluk ya da dünyevi menfaat uğruna canını vereceğini söylediği sevdiğini yarı yolda bırakan sayısız örnek görmek mümkündür. İnsanların, kendilerini kandırdıkları bir diğer konu da ardında ölümsüz eserler ve izler bırakma yanılgısıdır. Şüphesiz Allah kendi yolunda hayra ve barışa yönelik ihlaslı davranışlar sergileyerek insanların faydasına işler yapan ve ardında hayırlı izler bırakan kullarından razı olacaktır. Ama inanan insanların yapacağı işler, bir gün yok olup gidecek olan bu dünya hayatında iz bırakmak ya da kendisinden sonra da ismini yaşatmak için değil Allah'ın rızasını ve ahireti kazanmak için yapılır. Kimse kendini ve başkasını kandırmasın. Uğrunda ölünecek tek bir gerçek vardır; o da vatan aşkıdır, bayrak sevdasıdır, her Türk’ün doğumundan ölümüne önüne koyduğu en büyük hedef Kızılelma’dır. İslam ve Kur’andır, Peygamber’dir Allah'tır. Hayırlı günler diliyorum.