Zamanın hızına yetişemiyoruz. Zamanda karşı konulamaz bir akış var. Sanki vakitlerde bir daralma mevcut. Bunun insanlar üzerindeki tezahürlerinin çok derin ve sarsıcı olduğunu, nihayet bu durumun mekân algısına yansıdığını da düşünüyorum.
Zamanın hızı varlığın içinde ne varsa onu meydana çıkarıyor. Sanki bu süreç eskiden daha yavaştı. Şimdi ise hızlandı. İnsan, eşya, tanıdıklarınız, olaylar kısacası dünyanın kendisi sahip olduğu özü hızlıca dışarıya vuruyor. Niyetler daha belli oluyor, kararlar daha çabuk eyleme dönüşüyor. İyilerin iyiliği, kötülerin ise kötülüğü daha meydanda artık. Dünyayı kaos yerine çevirmek isteyenlerin de böyle dönemde hiçkimseden pervası yok. Planlarını alenen sergiliyor ve kimseden de hiç çekinmiyorlar. Ben bu pervasızlığın onların amaçlarına yaklaştığı şeklinde okunmasını pek de doğru bulmuyorum. Her şeyin kendi özünü meydana döktüğü bir kıyamet süreci gibi bence bu yaşadıklarımız. Onların da sahip oldukları kötülükleri ortaya dökmelerinin maruz kalacakları adalete itirazlarının kalmaması şeklinde anlaşılması gerekir. Zamanım hızı bence onların aleyhine işliyor.
Zamanın bu kadar hızlı akışı herkeste olduğu gibi bende de bazı şeyleri açığa çıkardı. Zaman zaman durgunluk dönemlerim olsa da artık eskisinden daha çok yazıyorum. Zaman bir de bendeki talepsizliği ve amaçsızlığı da ortaya çıkardı. Artık eskisi gibi uzun vadeli hesaplar ve planlar yapmıyorum. Böylesine çabuk değişen ve sonucunu kestiremediğim dünyaya dâir huzurlu bir eylemsizliğin içindeyim. Pek çok kavram ve her türden apolet acımasız bir şekilde değerini kaybetti bende. Maddî bir amaç için yola çıkmak eskisinden daha zor geliyor bana. Sanki uğruna o kadar mücadele ettiğimiz şeyleri elde edince bir süre sonra içimizi kaplayan can sıkıntısını yaşayan biri gibiyim. Fakat bu durum bende birdenbire ortaya çıkmadı. Yavaş yavaş gelişti. Bunun için çok değer verdiğim şeylerin eninde sonunda kendi özlerini ortaya dökmelerini garip duygular içinde seyrettim. İnsanların o kadar önemsendiği şeylerin gözümde hiçbir değerinin kalmadığını anlamam biraz vakit aldı. Zamanın hızıyla beraber bu hâl daha çok açığa çıktı bende.
Herkes zamanın çok hızlı aktığı konusunda hemfikir. Hızlı akan zaman bende bu hâlleri meydana getirdi. Bir şey daha oldu arada. Hızla akan zaman bana iç zenginliğinin, tecrübenin ve duygu derinliğinin ne kadar önemli olduğunu da gösterdi. Sahip olduğumuz asıl zenginliğin bu olduğunu öğretti. Elbette bu bende bir hâl, bir tecrübe olarak ortaya çıktı ve ben hayatı buna göre yaşamaya başladım. Kalabalıkların önem verdiği birçok şeyin gözümde pek değeri kalmadığını söylemiştim. Bundan sonra özüme yöneldim. Her şeyin hakikatini ayan beyan ortaya döktüğü böyle bir zamanda özümdeki güzellikle karşılaştım.
Zaman hızla akıyor. Bu doğru. Fakat herkesin ve her şeyin özünün meydana döküldüğü bir süreci de beraber yaşıyoruz. Zamanı onun dışına çıkıp izlemek gerekir. Bunun için hayatı içeriden takip etmek lazım. İnsan dışarıda zamanda, iç âleminde ise ânda yaşar. Geçen zaman bedenimizi yıpratır fakat ruhumuzu güçlendirir. O zaman özümüze çekilip hayatı ve çıldırmış gibi akıp giden zamanı izlemenin tam sırasıdır.