Gurbetin zinciri bağlamış bizleri. Ne için yaşamaktayım? Bir yalanı daha ihya etmek için mi doğar gün? Bir dramı daha göstermek için mi yükselir güneş? Yalanları niçin büyütmekteyiz içimizde. Bizi bir yere bağlayan bir hakikat güneşi neden doğmaz üzerimizde? Biz niçin koptuk o günlerimizden ey dostlar? Biz neden saadetle dolu o demleri bıraktık, geldik? Bize ne vaat edildi böyle?
Biz ki, huzurun kollarında yudum yudum içiyorduk hayatı. Güneş, saadetimizin üzerine doğuyordu. Kuşlar huzurumuzu söylüyordu bizim. Tabiat müşfik kollarında yaşatıyordu bizi. Biz neden terk ettik o diyarları ve zamanları. Şimdi her birimiz bir diyarda.
Günahın kirli zehriyle bulanmadan gönüllerimiz kutlu bir yolculuğu yaşamıyor muydu kendince? Gökyüzü bizim değil miydi? Yeryüzü bizim değil miydi? Saadet bizim değil miydi?
Söyleyin, söyleyin Allah aşkına… Niçin o demleri terk ettik biz? Neden o güzelim saadeti bu kadar ucuz çıkardık elimizden? Hangi yalan bıraktığımız o güzelliklerin yerindedir şimdi. Avucumuzdan kayıp giden demler bir daha geri döner mi bize? Biz bir daha o yolları aynı heyecanla yürür müyüz birlikte? Koşar mıyız ufka doğru? Yudum yudum içer miyiz hayatın güzelliklerini hep birlikte?
Olmadı ey dostlar olmadı bu! Neler kaybettik biz, neler kaybettik! Yüreğime saplandı bu ayrılık. Sizlerden, o demlerden, bütün o güzelliklerden uzakta ıstırabı yaşayan bir gurbetzedeyim ben şimdi. Siz de öylesiniz. Bırakıp gittik her şeyi. Soruyorum, ne vaad edildi bize? Neyi teklif ettiler bunca zenginliğin karşılığı olarak?
(…)
Bazen gözlerinize bakıyorum. Hep bir burukluk, hep bir hüzün… “Niçin bıraktık o demleri!” diyor gibi bakıyor gözleriniz. Aldatılmış kimselerin hayal kırıklığı dolu hâlleriyle yüklü nazarlarınız.
(…)
Sizin o fukara saadetinizi, yamalı pantolonlarınızı, yırtık lastiklerinizi, gözlerinizde beliren ışıltıyı, yüzünüzdeki toprak lekesini, soğuktan mosmor olmuş ve misket oynarken çatlayan ellerinizi, saçlarınızın dibinde sökün eden terinizi, samimiyetinizi ne kadar ne kadar özledim! Yüreğim yanıyor dostlar, yüreğim yanıyor! Bir mersiye yazdığımdan ötürü kalbim acıyor. Yitirdik biz o demleri. Kaybettik o saadetleri. Biz neler, neler bıraktık o âlemlerde öyle!